Türkiye, Yakın Tarihte Çok Zor Dönemler Yaşadı Ama Kürt Açılımı, Çözüm Süreci İle Tarihinin En Kritik ve En İçinden Çıkılmaz Labirenti İçine Saplanıp Kaldı. Hatay/Reylan’lıdaki Patlamalar Sonucunda Suriye ile Savaşması Zorunda Kalacak…
HATAY/REYHANLI’DAKİ PATLAMALARIN ARKASINDA (AÇIKLANDIĞI GİBİ) SURİYE REJİMİ ve ESAT MI VAR YOKSA BAŞKA BİR BÜYÜK GÜÇ MÜ VAR?!
( YAZIMA BAŞLAMADAN ÖNCE BİR NOT DÜŞMEK İSTİYORUM:
Çok değerli Efece Haber okuyucuları… Aslında her hafta düzenli olarak yazmış olduğum yazılarım geçen hafta aksadı! Aynı zamanda Anayurt’taki günlük köşe yazılarım da iki gün aksamıştı. Tabi ki kendi kendime hem Anayurt’taki günlük köşe yazılarımı hem de Efece Haberde haftalık yazılarımı aksatmayacağıma söz vermiştim. Maalesef (özelimi ne kadar paylaşmak istemesem de elimde değildi ve yegane mazeretim annemin çok ağır hasta oluşuydu! Anayurt’ta iki gün Efece Haber’de de bir gün yazılarımı aksatmış oldum) bu aksaklıktan dolayı siz değerli Efece Haber yöneticileri ve okuyucularından daha şimdiden özür diliyorum. İnşallah bu mazeretimden dolayı beni anlayışla karşılamışsınızdır.)
Türkiye tarihi bir kırılma noktasından geçiyor! Türkiye tarihinin en çıkmaz sokağına girdi! Türkiye öyle bir dönemece kilitlenip kaldı ki, öyle bir girdaba girdi ki, öyle bir labirentin içine sıkıştı ki bunu zaten Anayurt’taki yazılarımda sık sık izah etmiştim. Mevcut iktidar gidişatı toz-pembe gösterirken, icraatlarıyla gönülleri hoş tutmaya çalışırken, barış adıyla başlatmış oldukları çözüm sürecinin büyüsüne kapılmışken bir de baktık Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü araçlar patlıyor ve 50’nin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybediyor, yüzlerce de yaralımızın olduğu bir anda gündeme bomba gibi düşüyor. Türkiye’nin atmosferinde kara dumanlar yükseliyor, isyan/öfke gökyüzünde yankılanıyor ve artık bu gidişatın akıbeti de ciddi bir şekilde sorgulanmaya başlaması gerekiyor diyorum!..
Bu milletin kaderinde vardı acı, zulüm, işkence, sömürü, gözyaşı, terör… Bu milletin kaderinde vardı tahammül, sabır, direnç… Bu milletin kaderinde vardı umut, özgürlük, barış ve kardeşlik… Ve bu milletin kaderinde vardı yeniden dirilmek, yeniden şahlanmak ve yeniden ayağa kalkmak… Bu millet binlerce yıllık tarihinde 17 devlet (aslında daha fazladır!) kurmuş bir millettir! Bu millet eğilmeyi, boyun eğmeyi, köleliği asla içine sindiremez. O yüzdendir ki bu millet yüzyıllardır düştüğü yerden yeniden ayağa kalkmasını bilmiştir!
Bu milletin şah damarındaki asil kan, bu milletin özündeki iman, bu milletin genetiğindeki ‘yeniden doğuş’ geni olduğu sürece elbet ki umutların bittiği yerde yeniden umut meşalesini yakar, düştüğü yerden yeniden kalkmasını bilir, binlerce yıldır ‘tarih’ yazdığı gibi yeniden ‘tarih’ yazar… İşte böylesine asil, köklü ve şanlı bir milletin torunlarıyız. Peki şimdi ne oldu da bu millet yeniden bir girdabın, türbülansın ve labirentin içine girdi, basireti ve feraseti köreldi ve uyuşuk, monoton, tepkisiz bir hale geldi?! Maalesef bu milletin inancı, kültürü, medeniyeti, devletçilik ve millet anlayışı üzerinde oynanan oyunlar yüzünden içinde bulunduğu durumu/hali görmesine rağmen bir şey yapamıyor?!
Koskoca Osmanlı İmparatorluğu parçalandı ve geriye kalan bir avuç toprak parçası üzerinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kazma, kürek, dirgen, balta, nacak, tüfek ile kadın-kız, genç-yaşlı, çoluk-çocuk demeden büyük bir Kurtuluş Savaşı verilerek düşman topraklarımızdan atıldı ve yerine Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu.
Maalesef düşman hazmedemedi, hırsını/öfkesini 100 yıla yayarak bu milletin önce ahlakını, sonra kültürünü, daha sonra da tarihini dejenere ederek bugünkü hale getirdi! Hatta ve hatta dünyada hiçbir milletinde görülmeyen inanç, tarih, kültür düşmanlığı hortladı! Milletin içine ekilen fesat ve fitne tohumları zaman içinde yeşerdi ve tam 100 yıldır da kendi kendimize boğuşuyoruz! Düşmanı dışarıdan aramaya bile gerek kalmadı, çünkü gereğince düşman içimizde yetişti! Düşmanla işbirliği yapan içimizdeki işbirlikçiler sayesinde de bugünkü hale geldik!..
Bu ülkede 100 yıl içinde neler olmadı ki?! Daha ilk zamanlar 1. Meclis ve 2. Meclis! Atatürk ve İnönü gerginliği! Tek partili sistemden çok partili sisteme geçerken dönen entrikalar, dolaplar, oyunlar..! Daha 1960 yıllarda kendi Başbakanını idam eden bir ülke konumuna düştük! Emperyalist küresel güçlerin oyununa gelerek kendi gençlerimizi (ÜÇ FİDAN: Gezmiş-Çayan-İnan) idam sehpasına gönderdik. Gençlerimizi sağcı, solcu, İslamcı vs. diye birbirine düşman edip yıllarca kardeş kanının akmasına seyirci kaldık! İnanan insanlara gerici, yobaz ve irtica diyerek yıllarca yapmadık zulüm bırakmadık! Atatürk’ü ilahlaştırmakla birlikte Atatürk’ü Deccal ve Kâfir bile yaptık! Derken 1980 darbesi ile yine sağ, sol ve İslamcı demeden bütün gençliğimizin üzerinden buldozer gibi geçtik! Sonra da ASALA terör örgütü ile dışarıda ve içerde uğraştık! ASALA terör örgütüne dışarıda onlarca elçimizi, büyükelçimizi ve ataşelerimizi kurban verdik! ASALA derdest edilince yerine kurulan PKK terör örgütü hem içerde ve hem de dışarıda bu milletin başına musallat oldu ve tam 29 yıl boyunca onbinlerce insanımızın ölmesine bir o kadarının sakat kalmasına ve milyarlar doların da telef olmasına karşı hiçbir şey yapamadık ve elimiz-kolumuz bağlı kaldı.
Bir zamanlar bir siyasi liderimizin “bir avuç eşkıya “ dediği PKK terör örgütünün zaman içinde “bin avuç eşkıya” olması karşısında şaşırıp kaldık! PKK terör örgütü eylemleri ile varlığını bütün dünyaya duyururken içerde ve dışarıda yapmış olduğu propagandalar ile yıllar sonra meşrulaşması, terör örgütü değil de gerilla alarak kendini lanse edip Güneydoğu halkımızı etkisine alıp devletimizi dize getirinceye kadar mücadelesini devam ettirmesi karşısında bile hiçbir şey yapamadık! Terörle mücadele diyerek tam 29 yıl PKK terör örgütüne direnmekle geçirdik! Terör tam bitti derken yeniden hortladı, terörün sonuna gelindi derken terör başka bir yerden zuhur etti, terörün kökünü kazıdık derken terör yerin altından yeniden filizlenip bu devlete ve bu millete kan kusturmaya devam etti. Gelmiş-geçmiş tüm iktidarlar maalesef PKK terörü karşısında bir arpa boyu yol kat edemedi.
Bu sefer ümitler AK Parti iktidarı yönünde oldu! Yeni iktidarın terörle mücadelede başarı kazanacağını öyle bir inanmıştık ki! Söylemleri, mücadele şekilleri ve icraatları umut vermişti ama sonunda hüsrana uğradık! Meğer işin içinde başka bir iş varmış! Meğer gizliden gizliye terör örgütü PKK ile görüşülüp pazarlık yapılıyormuş! Meğer terör örgütünün meşrulaştırılıp siyasi zemine çekilmesi için yeni projeler hazırlanıyormuş! Yani,AK Parti iktidarı da terör örgütü PKK ile baş edemeyince sonunda pes edip terör örgütü PKK’ya zeytin dalı uzatıp
masaya oturuldu ve barış adıyla çözüm süreci başlatılarak yeni bir döneme girildi. Hani PKK terör örgütüydü, hani PKK bu ülkeye kan kusturmuştu, onbinlerce insanımızın canını almıştı, hani terör örgütü PKK bu devlete milyarlarca dolar zarar vermişti?! Demek ki hepsi hikâye imiş! Bu millet oyalanmış ve kandırılmış! Asıl hesap başka imiş! Yazık, çok yazık..! Güvendiğimiz dağlara da kar yağmıştı! İnandığımız insanların başına PKK taşı düşmüş de haberimiz yokmuş! Umutlandığımız mevcut iktidar da teröre ki terör örgütüne teslim olmuş da görememişiz!
Nihayetinde mevcut iktidar aleni bir şekilde terör örgütü PKK ile masaya oturduğunu açıkladı da bir kez daha şok yaşadık ve inanamadık! Şaka mı dedik ama maalesef olduğu gibi gerçekmiş! Türkiye’nin gündemi bir ara Açılım, Kürt Sorunu ile meşgul olurken aniden adına barış diyerek çözüm süreci başlatılması ile birlikte neye uğradığını şaşıran milletin şok üstüne şok yaşamasına mı yanalım, ülkemizin içine girmiş olduğu bataklığa mı üzülelim! Aklımıza bile gelmeyen akademisyenlerin, gazetecilerin, sivil toplum örgütü liderlerinin, hatta ve hatta iş, sanat ve kültür dünyasından birçok ünlü ismin sözkonusu barış yalanına inanarak Akil İnsanlar adıyla ülkeyi karış karış dolaşmaları bile ülke ve millet olarak nasıl bir bataklığa saplanıp kaldığımızı aleni bir şekilde göstermekteydi. Evet, devlet ve millet olarak nereye gidiyoruz böyle?!
İçerde ve dışarıda terör örgütü müzakereleri sürerken barış adıyla başlayan çözüm süreci sonucunda PKK terör örgütü militanlarının çekilmeye başlamasının tam arifesinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü iki aracın patlaması ile birlikte 50’nin üzerinde vatandaşımızı kaybetmemiz ve yüzlerce vatandaşımızın yaralanması ülkemize ve milletimize yeni bir kâbus yaşattı! Olayın faili olarak da hemen Suriye’deki Esat yanlısı örgütler gösterildi. Yani, Suriye rejimi! Aynen 11 Eylül Terörü’nde El Kaide’nin gösterildiği gibi, aynen Irak işgaline sebep olarak Kitle İmha Silahları gösterildiği gibi..!
Biz ise bu patlamaların altında (tam tersinden mantık yürüterek) MOSSAD ve CIA parmağı olabileceğini tahmin ediyoruz! Çünkü Türkiye’nin Suriye’ye girmesi için hazırlanan plânların son aşamasına gelinmişti. Biliyorsunuz daha öne de Suriye bombaları ve füzeleri sınırlarımız içine düşmüştü! Son Hatay patlamaları işin ne kadar büyük boyutlu olduğunu gösteriyordu! Daha önceden çıkması muhtemel Türkiye-Suriye savaşının önündeki en büyük engeller arasında Rusya, Çin ve İran vardı! Emperyalist küresel güçler Rusya, Çin ve İran arasında mekik dokudu ve Suriye’ye saldırılması için ikna turları başlamıştı. Herhalde bir anlaşmaya varıldı ki Hatay’daki patlamalar oldu!
Türkiye’nin Suriye’ye girebilmesi için somut, akla-mantığa yakın sebepler gerekti! Türkiye’nin narsına basılmalıydı! Türkiye kalbinden yara almalıydı! Türkiye duygusal kışkırtılmalıydı! Türkiye ağır bir şekilde tahrik edilmeliydi! Nasıl olsa bu patlamaların sorumlusu/suçlusu olarak Suriye/Esat adres olarak gösterilecekti ve aynen öyle de yaptılar.
Oysa ki biz, bu patlamaların arkasında küresel dış güçlerin olduğunu çok iyi tahmin ediyorduk. Zaten tüm düşüncelerimiz de bu yöndeydi. Sosyal medyada ve köşe yazılarımızda bu şekilde yorumlar yapmalıydık. Şu anda da böyle yapıyoruz.
Ortadoğu’da oynanan oyunun son perdesine gelinmişti. Sahneler bir bir gösterilmeye başladı… Türkiye’de Hatay/Reyhanlı’daki benzer patlamalar devam edecek ve Türkiye’nin Suriye’ye girmesi için her türlü tahrik, provokasyon ve kışkırtma yapılacaktı… Ve aynen de bu şekilde devam ediyordu gelişmeler ve olaylar… Zaten yolun sonu göründü: Türkiye-Suriye SAVAŞI için düğmeye basıldı ve geri sayım başladı..!
|