Ey Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın, Orta Asya’nın yiğit çocuğu… Ey Afganistan’ın, Irak’ın, Çeçenistan’ın, Suriye’nin, Mısır’ın, Ürdün’ün, Filistin’in, Doğu Türkistan’ın, Arakan’ın, Patani’nin, Burma’nın ağlayan, inleyen, isyan eden çocuğu… Ey Türk ve İslâm dünyasının şehit, yetim, öksüz çocuğu…
Gazetelerde, televizyonlarda, sosyal medyada yanmış ve parçalanmış bedeninizi gördüğümde yüreğim kanıyor çocuğum… Gökkubbeyi inleten çığlıklarınızı duyduğumda yüreğim parçalanıyor çocuğum… Babalarınızın, annelerinizin, kardeşlerinizin yanmış, parçalanmış, yerde uzanan şehit bedenlerine bakarak yeri-göğü inleten feryatlarınızı duyduğumda elim-ayağım dolaşıyor, nefesim kesiliyor, gözyaşlarım yağmur oluyor çocuğum… Sizleri böyle gördükçe, buzlaşan duygularım eriyor, kelepçeli yüreğim çözülüyor, kurumuş göz pınarlarım sele dönüyor çocuğum…
Artık yalnız değilsiniz; geliyorum çocuğum… Ben Çanakkale’de şehit düşenlerin torunuyum… Hani size bir zamanlar hamilik yapan Osmanlı’nın mirasçısı savaşçı ruhuyum… Ne kadar da beyinlerimiz, bedenlerimiz ve duygularımız uyuşturulsa da senin çığlıklarınla kendimize geldik çocuğum… Bekle çocuğum geliyorum…
Kalemimi kurşun gibi sıkacağım zulmün üzerine… Dualarımla kuşatıp umutlarımla ısıtacağım sizleri çocuğum.. Bekle çocuğum geliyorum…
Ne kadar cansız bedenleriniz yerde yatsa da sen ölü değilsiniz çocuğum… Sizler şehitsiniz… Şehitler ölmez ve şehitler diridir çocuğum…
Bak başucundayım; ne olur tut elimi, ne olur duy sesimi, ne olur hisset nefesimi… Yalnız değilsin çocuğum... Sana dualarımı, umutlarımı, yarınlarımı getirdim çocuğum…
Sen ölmedin, sen dirisin, sen şehitsin çocuğum… Şimdi beyaz bir meleğin kanatlarında gökyüzüne doğru yükseleceksin… Çok yükseklerden bize el sallayacaksın… Merak etme, gözün arkada kalmayacak çocuğum… Nasıl olsa bir gün hem bu dünyada hem de öte dünyada sana yapılanların hesabı bir bir sorulacak çocuğum…
Sana söz veriyorum; senin adına önce kalemimle, yetmedi dilimle, daha da yetmedi yüreğimle size bu zulmü reva görenlerle savaşacağım çocuğum…
Ey Ortadoğu’nun, Kuzey Afrika’nın, Orta Asya’nın yiğit çocuğu… Ey Afganistan’ın, Irak’ın, Çeçenistan’ın, Suriye’nin, Mısır’ın, Ürdün’ün, Filistin’in, Doğu Türkistan’ın, Arakan’ın, Patani’nin, Burma’nın ağlayan, inleyen, isyan eden çocuğu… Ey Türk ve İslâm dünyasının şehit çocuğu… Bugün size yapılanlar yarın bize yapılacak… Bizler aynı çınarın kökleriyiz…
Ortadoğu bizim yüreğimiz, Kuzey Afrika ve Orta Asya bizim kolumuz-kanadımız… Şimdi yüreğimiz parçalanıyor, kolumuz-kanadımız kırılıyor…
Ey dünya mazlumlarının garip, yetim, öksüz çocukları… Ey Türk ve İslâm dünyasının kan-revan çiçekleri… Şimdi sizi kokluyorum… Sizlerin kokusuyla kendime geliyorum…
Bekle çocuğum geliyorum… Hani demiştim ya; ben Çanakkale’deki şehitlerin ve gazilerin torunuyum… Yalnız değilsiniz, benim adım TÜRKİYE çocuğum…
|