Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ gözüyle Gezi Parkı Eylemleri ve Düşündürdükleri..!
Gezi Parkı Eylemleri üzerine iki haftadır derinlemesine analizler yaparak bir şeyler izah etmeye çalıştık. Fakat eylemlerin derinliğine uzanırken yüzeydeki gelişme ve olaylar üzerinde durarak bazı ipuçları elde edip yatay, dikey ve çapraz bakış tarzı ile farklı bir sonuca varmak için halâ gayret ediyoruz! Yani, eylemlerin gerekçeleri, nedenleri ve niçinleri..!
Maalesef eylemler devam ediyor ve biz de acele etmeden gelişme ve olayları her açıdan irdeleyerek asıl perde arkası nedenlerine uzanmak istiyoruz. Eylemleri sadece başladığı gün olan 28 Mayıs’a indirmemek gerektiğine inanarak mutlaka geçmişe uzanan bir öyküsü vardır diyerek bugünkü yazımı kaleme aldım. Efece Haber okuyucularını daha fazla sıkmamak için bugünkü yazımla birlikte (üçüncü bölüm) Gezi Parkı Eylemleri üzerinde durmaya noktayı koymuş olacağım.
Gezi Parkı Eylemleri 27 Mayıs 2013 tarihinde Taksim’deki protestolar ile başlamıştı. İlk çıkış sebebi Taksim Gezi Parkı’nda birkaç ağacın kesilmesi ve mevcut alanın iktidar tarafından Topçu Kışlası’na dönüştürülmesi açıklamasıydı. Küçük bir gurubun Taksim’e gelerek başlatmış olduğu protesto ve gösteriler, polisin bu küçük gurubun üzerine tazyikli su, biber gazı sıkması ile bir anda medyaya haber konusu olan bu durum kısa bir süre içinde eylemcilere desteği artırdı ve her geçen dakika, saat, gün daha da kalabalıklaşmasına neden olmuştur. Ve medya için de bulunmaz bir haber değeri olan bu eylemler önce Ankara’ya sonra İzmir’e sıçrayarak kısa bir zamanda ülkenin her yerine sıçramıştır. Ve eylemcilere destek her geçen gün artmış, sokaklardaki protesto ve gösteriler de daha büyümüştür. Aynı şekilde polisin eylemciler üzerindeki baskısı da aynı oranda artmış ve daha da büyüyerek iktidar karşıtı gösteri ve protestolara dönüşmüştür. Sosyal medya yolu ile birbirleriyle haberleşerek organize olan eylemciler medyanın sessiz kalmasına ateş püskürerek dikkatleri üzerlerine çekmek için bazı canlı yayın araçlarından öfkelerini almışlardır. 28 Mayıs 2013 tarihinde başlayan eylemler 1 Haziran 2013 tarihinde medyaya yönelik protestolar ile ülke gündemine oturmuştur. Bu konuda tutarlı/isabetli araştırmaları ile takip ettiğimiz ve önemsediğimiz Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ’den yararlanmaya çalıştık. VİKİPEDİ’ye göre eylemlerin daha ilk haftasında 3 kişi hayatını kaybediyordu. Türk Tabibler Birliği 7 Haziran 2013 tarihinde bu konuda yapmış olduğu açıklamada 43 kişi ağır olmak üzere toplam 4177 kişi yaralanmıştı. Ve 3 de ölüm haberi! Ölümlere ve yaralanmalara sebep olarak da tazyikli su, biber gazı ve plastik mermiler gösteriliyordu. Olaylar bütün hızıyla büyürken çoğu zaman polisle çatışma dahil, kamu mallarına zarar vermeye kadar tırmanmış ve toplumda büyük bir tedirginliğe yol açmıştı.
Yine Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ araştırmasına göre Gezi Parkı Eylemleri’nin tarihi derinliğine uzanarak bazı gerçeklerin de bilinmesinden yanayız. Yapılan araştırmaya göre şu anda Gezi Parkı olarak bilinen alan Osmanlı döneminde Türk, Rum, Ermeni ve Frank mezarlığı olarak kullanılmaktaydı. Maalesef 1806 yılında bu mezarlık alanı üzerine Halil Paşa Topçu Kışlası inşa edilmiştir. Burada askeri hizmetler verdiği gibi o dönemin çeşitli etkinliklerinin yapıldığı bir alan olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Bir de ilginç bir öyküsü vardır bu Topçu Kışlası’nın! O dönemde (II. Meşrutiyet) padişahı ve meclisi korumakla görevli avcı taburları bu kışlada konuşlandırılırdı. Asıl önemlisi ise benzer bir ayaklanın yine o dönemde cereyan etmesi! Yani, 31 Mart Ayaklanması dediğimiz Derviş Vahdeti isyanında avcı taburlarının buradan başlayarak Sultanahmet meydanındaki Meclisi Mebusan’a yürümesi! Yine ilginç bir benzerlik daha; nasıl ki Gezi Parkı Eylemleri’nde Türk ekonomisi zarar gördü, o dönemdeki (1913) ayaklanma da Sanayi ve Ticaret Şirket-i Milliye-i Osmaniye’nin satılmasına neden olmuştur.
Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ bu konuda bakın ne diyor: “ Mezarlıklar 1926 yılında sökülmeye başlandı ve parsellenerek özel mülkiyet olarak satıldı. 1930’lu yıların sonunda Fransız mimar Henri Prost’un hazırladığı imar planı doğrultusunda Halil Paşa Topçu Kışlası’nın da yıkılmasına karar verildi. Kışla 1939 yılında yıkıldıktan sonra, ortaya çıkan taşlar Gezi Parkı inşaatı için kullanıldı. Orijinal olarak tiyatro, sinema ve sergi salonlarının yer aldığı Prost projesinden 1940’lı yılarda vazgeçildi. 4 Eylül 1942’de İsmet İnönü’nün katıldığı resmi açılışla başlayan gezi parkı inşası 1943 yılında tamamlandı ve dönemin belediye başkanı Lütfü Kırdart tarafından açıldı. Etrafına daha yeni otellerin yapılması ve çevre düzenlemeleriyle, parkın kapladığı alan zamanla azaldı.
Buraya kadar eylemlerin tarihi yönden önemi izah ediliyordu. Günümüze gelince, Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ bakın nelerden bahsediyor:
“16 Eylül 2011 tarihinde İstanbul Büyük Şehir Belediyesi oy birliği ile Taksim Yayalaştırma Projesi’ni kabul etti. Bu plan 4 Ocak 2012 tarihinde Anıtlar Kurul tarafından da onaylandı. Bu proje kapsamına yeniden inşa edilecek Topçu Kışlası’nın 3 katlı olacağı ve yaklaşık 28.900 metrekarelik bir inşaat alanına sahip olacağı açıklandı. Mevcut parkın yerine bir bina inşa edilecek olması ve parkın yok olması hususlarında birçok sivil toplum örgütü ve gruplar olumsuz eleştiriler getirildi. Projenin resmen açıklanmasından itibaren birçok etkinlik, protesto ve yürüyüş düzenlendi. 6 Şubat 2012 tarihinde Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası Gezi Parkı’nın tescillenmesi için 2 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuruda bulundu. Haziran 2012’de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Topçu Kışlası’nın aslına uygun olarak yeniden inşa edileceğini açıkladı. Bu konuda ilk protestolardan birisi 6 Haziran 2012 tarihinde gerçekleşti. Gezi Parkı’nda toplantı Taksim Dayanışması gurubu üyeleri bir basın açıklaması yaparak dağıldılar. 4 Ekim 2012 tarihinde Gezi Parkı’nın yıkılması için ilk çalışmalar başladı. Kışla inşaatı projesi kapsamında parkın meydana ve Cumhuriyet Caddesi’ne bakan kısımlarında yer alan dükkân sahiplerine sözleşmelerinin yenilenmeyeceği, bundan böyle kiralarını işgaliye olarak vereceklerine dai tebligat yapıldı. Proje kapsamında parktaki ağaçların proje müellifi mimar Halil Onur’un şirketi tarafından işaretlenmesi de bu dönemde başladı.
2012 yılının Kasım ayında, başta Taksim Dayanışması grubu üyeleri olmak üzere birçok kişi ve kuruluş Gezi Parkı’nın betonlaşması karşı Taksim’de nöbet tutacaklarını açıkladı. 2 Mart 2013 tarihinde Taksim Dayanışması grubu üyeleri parkın yıkımına karşı Taksim metro istasyonu çıkışında imza kampanyası düzenlemeye başladı. 14 Nisan 2013 tarihinde bu alanın kışlaya dönüştürülmesini protesto amaçlı Taksim Gezi Parkı Koruma ve Güzelleştirme Derneği tarafından 1. Taksim Gezi Parkı Festivali düzenlendi. (Bu festivalde konuşan dernek başkanı Safiye Yüksel “Bizlerin yaşam alanına bir proje yapılacaksa mutlaka fikrimizin sorulması gerektiğini düşünüyoruz. Halk olarak bu projesinin derhal iptalini istiyoruz.”) dedi. Protestoların ilk nedeni Taksim Gezi Parkı’nın yıkılması çalışması olsa da olayların gelişmesinde AKP’nin izlediği politikalara tepkiler de etkili oldu. 2011 yılından itibaren, çeşitli yerli ve yabancı kurum, kuruluş, basın-yayın organı ve siyasetçiler tarafından Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisinin; ifade, basın ve internet kullanımı, alkol tüketimi, kürtaj, televizyon ve toplanma özgürlükleri üzerindeki baskıların arttığı konusunda endişeler dile getirildi. 29 Mayıs 2013 tarihinde iktidar partisinin milletvekilleri, mecliste, Türkiye’de yaşayan LGBT bireylerin güvence altına alınması önerisini reddetti. Hükümetin Suriye’deki iç savaşa karşı tutumu ve giderek ortak otorite faaliyetleri de toplumsal gerginliğin artmasında etkili olduğu da iddia edildi.”
Görüldüğü gibi Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ’nin yapmış olduğu araştırmalarda öğrendiklerimiz ile bugünkü Gezi Parkı Eylemleri arasında derin bir bağ olduğun gün gibi ortaya çıkmakta. Gezi Parkı Eylemleri öylesine sıradan eylemler olmadığı tarihi bir derinliğinin de olduğu gün gibi ortaya çıkıyor. Ve Gezi Parkı Eylemcileri’nin neden iktidarı hedef aldıkları da böylece anlaşılmış oluyor. Bir kere tarihte benzer bir ayaklanmanın olması tesadüf olamazdı sanki tarih tekerrür etmiş gibiydi! Bu nedenle Gezi Parkı Eylemleri’ne yüzeysel bakılamayacağı ve tarihteki gerçekler ile ele alınarak irdelenmesi gerektiği de bir kez daha anlaşılmakta…
27 Mayıs 2013 tarihinde Asker Ocağı caddesine bakan duvarın bir kısmının yıkılması ve 5 ağacın sökülmesi ile Taksim Dayanışma Grubu’nun daha fazla yıkım ve daha fazla ağaç sökülmemesi için iş makinelerinin önüne geçmesi ve ardından da 50 kişilik gurubun sabaha kadar alanda nöbet tutması ile Gezi Parkı Eylemleri başladı… Bu eylemlere BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve CHP’den Gürsel Tekin’in destek vermesi ile birlikte siyasi arenada karıştı. Polislerin sabah 5.00’te eylemcilere müdahale etmesi ile çadırların kaldırılması ve inşaat ekibinin yeniden çalışmalarına başlaması eylemcileri çileden çıkarmıştı. Üstüne üstlük bir de 29 Mayıs 2013 tarihinde Başbakan Erdoğan’ın Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşaatının açılışında yapmış olduğu konuşmada “Ne yaparsanız yapın, orası için karar verdik, yapacağız” demesi ile birlikte eylemciler iyice tahrik oldu ve yeniden toparlanarak eylemlerini devam ettirme kararı aldılar. Kısa bir süre içinde daha çok kalabalıklar ile meydanlara döküldüler… Kartopu büyüklüğündeki Gezi Parkı Eylemleri bir anda çığa dönüştü ve bütün ülkenin üzerine düştü! Yani, eylemler Ankara, İzmir, Eskişehir, Muğla/Bodrum, Antalya, Konya, Edirne, Trabzon, Ordu, Marmaris, Mersin, Tunceli, Adana, Zonguldak, Kayseri, Kahraman Maraş, Isparta, Erzurum gibi daha birçok il ve ilçemize sıçramış ve mevcut AK Parti iktidarını bir hayli zor durumda bırakmıştır. Eylemler büyüdükçe iktidar partisi de güvenlik güçlerine eylemlerin bastırılması için emirler vererek daha yoğun bir baskıya başvurmuştur.
Gezi Parkı Eylemleri ülkenin siyasi gidişatını, ekonomisini, turizmini büyük oranda baltalamıştır. Ve nihayetinde bir ay geçmesine rağmen hala da devam etmesi iktidarı telaşlandırmış acil önlemler almak zorunda bırakmıştır. Eylemciler üzerindeki aşırı baskı, tazyikli su, biber gazı ve gaz bombaları kullanılması yüzbinleri sokağa dökmeye dökmüştür. Bilhassa yurt dışında da büyük yankılar uyandıran Türkiye’deki Gezi Parkı Eylemleri sanki içsavaş yaşanıyor rüzgarı estirmiş ve yabancı medyanın gündem konusu olmuştur. Aynı zamanda eylemlerin kültür ve sanat dünyasını etkilemesi, birbirinden çok ilginç açıklamalar ve sözlü eylemler ile çeşitlendirilmesi popüler kültürü de etkisi altına alarak devam etmesi ne kadar garip ve ilginçtir! Sosyal medyada büyük yankılar yaratan Gezi Parkı Eylemleri anbean, günbegün devam etmiş tam bir aydır da sürmektedir. Türkiye genelinde ulusal medya ile birlikte yerel medyanın da harekete geçerek Gezi Parkı Eylemleri’ne kilitlenmesine ne demeli! Ya yabancı basının eylemlerden nemalanarak abartılı bir şekilde sanki Türkiye’de içsavaş varmış gibi yansıtmasına ne dersiniz?! Siyasi parti temsilcilerinin ve sivil toplum örgütlerinin birbirinden farklı ve ilginç açıklamaları toplumun eylemlere odaklanmasına neden olmuştur. Halk içinde sıradan insanlar dediğimiz vatandaşlarımızın hiç kimsenin aklından bile geçiremeyeceği çok ilginç tespit ve yorumlarına ne demeliyiz?
Efece Haber’de üç haftadır sürdürdüğüm “Gezi Parkı Eylemlerine Derin Bakış” yazımı bu hafta Özgür Ansiklopedi VİKİPEDİ’nin yapmış olduğu akademik, bilimsel ve sayısal araştırmaları üzerinden bakarak sonuca gitmek istedik ama eylemler hala sürdüğü için şu anda sonuç olarak herhangi bir yorumda da bulunamayacağız. Ne zaman ki Gezi Parkı Eylemleri sona erer, ortalık durulur, siyasi arena ve toplum sakinleşir belki o zaman eylemlere daha sağlıklı bakabilme fırsatı yakalayacağız. Ve şimdilik bu kadarla yetiniyoruz..
|