İnsanlar hangi tarafta veya hangi çizgide olursa olsun, hayata tek yönden bakmamalıdır. Diğer taraftan bakanları da dışlamamalıdır, söylenen her şeyi yanlış olarak algılamamalı. Düşünerek ve gerekirse olaylara kafa yorarak bakış açısını derinleştirebilmeli insan. Dahası her yönden bakışı öğrenebilmeli insan. Her yönden bakmasını bilenler, birbirlerini daha iyi anlayabilir ve birbirlerine daha fazla katlanabilir ve de birbirlerine saygı ve sevgi duyabilir…
Bazen ifade edebilme yoksunluğu yüzünden, bazen de anlayış yoksunluğu yüzünden insanlar birbirlerine karşı zarar verebilmekte. Birbirlerine karşı kırıcı olmakta, saygısızlık yapmakta.
Öğrenme eksikliği ve olgunluk gösterebilme yetisi bulunmayanlarda tahammülsüzlük vardır. Karşısındakine, ya da mahallesindekine tahammül edemeyen insan tehlike tohumlarını etrafa saçabilir. Daha da ileri giderek doğru yoldan sapmalar gösterebilir… Haddini aşabilir…
Günümüzde de oldukça yaygınlaşan bir durum gibi bu. Aynı fikri ve zihniyeti taşımayan arkadaşlıkların, arkadaşlıklarını bitirmek üzere olduğu dönemlerdeyiz. İnsanlar arasında tahammülsüzlük, anlayış eksikliği, bölünmelere, kutuplaşmalara hatta birbirlerine karşı hakaret etme, aşağılama, cahillikle suçlamaya kadar, ileri düzeye gidebilmekte. Sosyal paylaşım sitelerinde bunlara oldukça fazla rastlamaktayız. Ne arkadaşlık kalıyor ne de seviyeli bir paylaşım. Boş nedenlerden olaylar birden parlıyor, sudan nedenlerle sönüveriyor. Ama bazen yangının bıraktığı iz hem vicdanı hem de beyni yaralayabileceği düşünülemiyor nedense. Sosyal paylaşım sitesinde yaşadığı ağır hakaretler yüzünden genç bir kızın intihar ettiği haberini izlemiştik televizyonda mesela.
Yaşanılan ortamlar sebebiyle insanın kendisini ifade edebilme yoksunluğu oldukça yaygın bir durum ülkemizde. Din olgusu da devreye girince bu artış daha da büyümektedir. Dini bilgilerin eksikliği ve yaratılan algılar insanları birbirine neredeyse düşman etmeye kadar varabiliyor. Dolayısıyla dinin artık vicdanlara inerek tahtına oturması gerekiyor. Din vicdanda tertemiz kalırsa eğer yapılan hatalarda en büyük cezayı vicdan zaten veriyor insana…
Karşılıklı ilişkiler, olgunluk gösterme, görev anlayışına dönüştürülmelidir. Evrensel insan hakları ve hukuk kuralları çok daha fazla önemsenmeli. Din üzerinden siyaset yaparak ayrışmalara neden olmak, insanlığı felakete sürüklemekte artık. İnsanlık ikiye bölündü. Zalimler ve masumlar. İyiler ve kötüler. Günah işleyenler ve günah işlemek istemeyenler…
İnsanlığa verilen nimetlerden herkesin rızkı kadar faydalanması gerektiğini öğrenemiyoruz bir türlü. Dostluk ve kardeşlik içinde doğaya uygun yaşamasını bilmemek hem saçmalık hem de budalalıktır. İnsanlar artık garip ve tuhaf davranışları bir kenara bırakarak doğal olmalı. Yüreğini güzelleştirme adına bir şeyler öğrenmek için çaba sarf etmelidir. İnsanlığa zarar veren ve yaratılan düzensizliğin ve de aşırılığın önüne geçilmeli. Öğrenme becerileri çok ama çok geliştirilerek hayata her yönden bakabilmeli insan… Ve her şeyden önce doğru değerleri taşıyan insanlar daha cesur, enerjik ve heyecanlı olmalı… Buna bütün toplumun ihtiyacı olduğu muhakkak…
Yazımı sonlandırırken karşılayacağımız Ramazan Bayramında, hepinizin bayramını kutluyorum. Daha tahammüllü, dostluk, kardeş, iyilik, güzellik içinde geçen mutlu bir bayram diliyorum.
Nurcan Ofluoğlu ŞEN
|