Expedia isimli şirketin yaptığı ankete göre yıl içerisinde kanuni izinleri dışında en az tatil yapan çalışanların ortalama 16.5 gün ile Japonya’da, en uzun tatil yapanların da 37.5 gün ile Fransa’da bulunduğu açıklanmış.
Ankette her ne kadar ülkemiz yer almıyorsa da, tahminler, Türkiye’de kişi başına yılda ortalama 15 gün tatil yapıldığı ve resmi-dini bayramlarla bu sürenin 25 güne çıktığı yönünde.
Tamam, kağıt üzerinde öyle ama, ya kağıtta yazılı olmayanlar.
Bakar mısınız şu tatil bolluğuna;
Futbol tabiriyle uzatmalarla birlikte çoğu kez 11 günü bulan Ramazan ve Kurban bayramları,
23 Nisan,
1 Mayıs,
19 Mayıs,
30 Ağustos,
29 Ekim..
Say say bitmez;
Kar tatili.. (Sahi kar tatillerinden güney sahillerimizdeki memurlarımız niçin yararlanmıyor.. Onların günahı ne? Binaenaleyh Antalya'da kar vardı da yediler mi?)
Meclis tatili,
Mali tatil,
Adli tatil..
Burada Adli Tatil'e bir parantez açalım;
Baron de Montespuieu tarafından ortaya atılarak demokratik devlet yönetimini düzenleyen modelin üçlüsü Yasama, Yürütme, Yargı sacayağının en önemli unsuru olan yargının her yıl 1 Ağustos’ta başlayıp 1 Eylül’de sona eren, eski Türkiye'den yeni Türkiye'ye modası geçmiş miras olarak kalan uygulamanın adıdır Adli Tatil.
Zannetmeyin ki Başsavcı adliyenin kapısını kilitleyip maiyeti ve Ayşe ile birlikte Kıbrıs’a tatile gidiyor.
Günümüzdeki gibi Ankara-Eskişehir arasının hızlı trenle 1,5 saatte alınmadığı cumhuriyetin ilk yıllarında ulaşım güçlükleri nedeniyle çiftçinin hasat kaldırma döneminde mahkemelerde görülen davalarını takip sırasında yollarda mağdur olmaması için çıkarılan bu kanun hızla değişen Türkiye'de her nedense yerinde çakılı kaldı.
Bir ara büyüklerimiz tatillerden sıkılmış olacaklar ki adli tatili ansızın kaldırıverdiler. Ancak sonra ne oldu bilinmez, kanun hükmünde kararname ile tekrar geriye getirdiler.
Değişen tek şey oldu, o da;
28 Şubat 1997'de Sincan'da tanklarla yapılan balans ayarının sivil kanadı görüntüsündeki adli yıl açılışlarında yargı üst düzey temsilcilerinin sürekli olarak laiklik üzerine başlayan ve sonunda da mutlaka vicdan-cüzdan edebiyatıyla bitirilen uzun ve sıkıcı konuşmalarına rastlamıyoruz artık.
Nerde gamıştık?
Zincirbozan tatilleri,
Silivri tatilleri,
Futbolda şike tatilleri,
İyi tatiller...
|