2012’nin ilk makalesini 2011’in son günlerine damgasını vuran olaylardan harmanladım..
***
MİLLETVEKİLLERİ AÇLIK SINIRINDA…
Milletvekili Hakan Şükür kendisine ülke meseleleriyle ilgili olarak gazeteciler tarafından yöneltilen bir soruya “ben bilmem, büyüklerimiz bilir” diyerek ilginç bir cevap vermişti. Doğrusunu isterseniz orada hangi görev için bulunduğunu bilmemesine pek de şaşırmadım, zira bu sual meclisteki milletvekillerinin tümüne iletilseydi, istisnalar kaideyi bozmaz kuralı burada da işler ve büyük çoğunluk;
“Biz bilmeyiz, büyüklerimiz bilir.. Bize parmak kaldırın derler kaldırırız.. İndirin derler indiririz..” şeklinde cevap verirdi.
Yerin 500 metre altında kazma kürek sallayan maden işçilerinden bile zor ve yorucu bir görev ifa eden vekillerimiz, kendi menfaatleri söz konusu olunca bu kez işi büyüklerine bırakmadan gece yarısı ek bir madde ile kendilerine hatırlı miktarda zam yaptılar.
Zammın sebebini de sürekli olarak seçildikleri bölgeye yaptıkları ziyaretler ile Ankara’ya gelen misafirlerini ağırlama mecburiyetleri, eş dostun düğünlerinde pahalı olduğu için cumhuriyet altını takamamaları, kendilerine tahsis edilmiş araba ve şoförlerinin bulunmaması olarak gösterdiler. Hatta bazıları daha da ileri giderek eve et bile alamadıklarını söylediler.
Sanki bu muhteremleri o yüce çatı altına kollarından tutup zorla gönderdik. Ne çabuk unuttular oy avcılığı uğruna köy köy, mezra mezra dolaştıklarını.
Neyse ki kendilerine üç kuruş zam reva görülen işçi ve memurun haklı çığlığı başta sivil toplum örgütleri olmak üzere görsel ve yazılı medya sayesinde Çankaya’ya kadar ulaştı da Cumhurbaskanı 16. maddeyi veto etti.
***
YAYLALAR YAYLALAR…
30 bin lirası olmayanın karavanaya kaşık sallayacağı ülkemizin aksine bir zamanlar Çanakkale'ye asker gönderip ölümüne savaştıran ve bu yönüyle de sabıkalı olan Avustralya’nın ordusundaki açığı kapatabilmek adına batılı ülkelerden paralı asker ithal edeceğini duyurmasına bir anlam veremedim..
Doğrusunu isterseniz bu ülkenin sınır komşusu olmadığı gibi, içeride de sıfır sorunlu bir politika yürütmesi nedeniyle ithal edeceği askerleri ABD ve İngiltere’nin isteği ile Suriye’yi demokratikleştirme çabaları için mi kullanacağı sorusu geliyor aklıma ister istemez.
***
DARBELER ÖKSÜZ KALDI…
12 Eylül 1980 sabahı ırzına geçilen demokrasinin çığlıklarını bastırıp duyulmasını engellemek noktasında darbeciler tarafından araç olarak kullanılan kahramanlık türkülerinin davudi sesi Hasan Mutlucan ebediyete intikal etti.
Siyasi görüşü ile yaptığı müziği propaganda aracı haline getirenlerin militarist tavırları karşısında duyduğu rahatsızlığı "kendi sesimle kendimi uyandırmaktan bıktım artık" cümlesiyle özetleyen Mutlucan, sesinin az bulunur kalitedeki bas tınısı, ona faust operasına girme imkanı bile vermişken türküleri çok sevdiği için bu teklifi kabul etmemişti.
(NOT: Bu arada darbe yapmak isteyenler olursa bizim işyerindeki Mehmet Uslucan bu iş için biçilmiş kaftan. (Soyadı da benziyor). Bu arkadaşımız Allah sizi inandırsın normal konuşmasında bile masanın bir ucuna dik olarak konulmuş sigara paketini davudi sesinin etkisiyle devirme yeteneğine sahip ki bir de “Yine de Şahlanıyor Aman Kolbaşının Kıratı” türküsünü okumaya kalksa 10 metre ötedeki vitesi boşa alınmış bir otomobili bile hareket ettirebilir. Benden söylemesi)
***
BEN SPORCUNUN ZEKİ, ÇEVİK, ŞİKE YAPANINI…
Süper ligin hali belli..
İçeridekiler, dışarıdakiler, taraflı hakem kararları, tapeler, imama danışıp “şike yapmak günah mı” diyenler vs vs..
Yazarıyla, çizeriyle, bileniyle, bilmeyeniyle herkesin ağzında bir laf sakız oldu gitti.. “Masuniyet Karinesi” (presumption of innocence) uluslararası hukuk teriminde suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden temel hukuk doktrini..
Üstüne üstlük tarafsızlığını yitirmiş bir Futbol Federasyonu ki Türkiye Futbol Liglerinde şike yapan takımların küme düşürülmesini öngören 58. maddeyi kaldıracağını açıklıyor.
Şimdilik Galatasaray, Trabzonspor, Orduspor ve son açıklamasıyla Bursaspor’dan başka buna karşı çıkan yok.
Bu da demek oluyor ki bundan sonra şike ve teşvik primleri havada uçuşacak.
Ancak Acıbadem’linin federasyonu şunu aklından çıkarmasın, UEFA ve FİFA bizi bizden daha iyi tanıyor. “Sizin liginiz kirli, benden bir süre uzak durun” diyerek 3 ila 5 yıl başta milli takım olmak üzere kulüp takımlarımıza Avrupa yasağı getirecek ve bu da en çok UEFA pastasından pay kapmak isteyen diğer ülkelere yarayacak.
***
BİZ Kİ ZAMANINDA YANLIŞ İSTİHBARATLA SAVAŞ GEMİMİZİ BATIRMIŞIZ…
Kim ne derse desin Güneydoğu sınırımızda yıllardır adı konulmamış bir savaş var.
Savaş iki teşkilat arasında başka bir yolla elde edilemeyen şeyin kuvvet zoruyla alınması, isteklerin kabul ettirilmesi ve başkasının isteklerine boyun eğilmemesi amacıyla girişilen kuvvet denemesidir ki dolayısıyla böyle anlarda taktik hatalar kaçınılmazdır.
Sürekli gözetim altında bulunan bu sınır bölgesinde gecenin saat 01.00’inde yaklaşık 50 kişilik gruba rastlarsanız ve en son karakol baskınını yapan grubu da askerlerimizin çoban ya da kaçakçı zannederek durdurmamaları sonucu ortaya çıkan facia da henüz belleklerden silinmemişken bu son olayda suçu askerin üzerine atmanın da hiçbir mantığı yoktur.
Ortada bir istihbarat yanlışlığı olduğu kesin, ancak unutmayalım ki 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’nda böyle bir yanlış istihbarat sonucu koca savaş gemimizi kendi uçaklarımız batırmıştı.
Elbetteki 35 kaçakçı vatandaşımızın akibetlerine üzüldük. Bu yüzden devlet ölenlerin evlerine bakan düzeyinde ziyaretler gerçekleştirdi.
PKK’nın üst düzey yönetiminde yer alan Murat Karayılan’a nazaran eli daha kanlı olan Suriye asıllı Fehman Hüseyin’in son günlerde adamlarıyla birlikte yer değiştireceği ve bu bölgeden geçeceği istihbaratı alınınca, ondan önce davranarak bu yolu kullanan 35 kaçakçının sonları maalesef kaçınılmaz oldu.
Bundan sonra yapılacak iş bu yanlış istihbaratı veren şahısların tespiti ile olayın aydınlığa kavuşturulmasıdır.
Hazır yeri gelmişken şunu da belirtmeden geçemeyeceğim;
Kanaatime göre Murat Karayılan’ın İran’da yakalandığı haberi de doğruydu, ancak Fehman Hüseyin’in tek sorumlu olduğunda kanlı baskınlara ağırlık verebileceğini öngören bizim yetkililer bir şekilde Murat Karayılan’ı örgütteki hassas dengelerin bozulmaması için Türkiye’ye teslim edilmesini istemediler..)
***
Yeni yılın terörden, şikeden ve tüm olumsuzluklardan arınması dileğiyle…
|