“BİR AMAZON GÖRDÜM SANKİ..”
Doğa güzellikleri, yer altı kaynaklarının zenginliği ve tarih boyunca üzerinde barındırdığı medeniyetleri ile tüm zamanlarda dünyanın imrenerek baktığı topraklar olma özelliğini korumaya devam eden inci tanesi “Anadolu”..
Ve bu inci tanesinin bağrından çıkan “Amazonlar”..
Hani şu göğüslerinin birisini rahatça ok atabilmek adına keserek feda eden, yakın bir zamana kadar da Amazon Nehri’nin etrafında yaşadıklarına inanılan efsanevi kadın savaşçılar..
Bugün dünyanın en ünlü tarihçileri ortak bir dille kesin ve net olarak “Amazon savaşçıları zannedildiği gibi Amazon Nehri civarında değil, M.Ö. 1200 yıllarında Thermodon (Terme Çayı) kıyısındaki Themikyra (Terme) şehrinde yaşadılar” diyerek Samsun’a bağlı Terme ilçesini işaret ediyorlar..
Ediyorlar etmesine de “bu tek memeli kadınlar Terme'nin şu bölgesinde yaşadılar” diyemiyorlar..
Terme’liler tarih bilimcilerin bu işi çözemeyeceğini anlayınca “iş başa düştü” diyerek nokta atışıyla Amazon'ların ilçelerine bağlı Gölyazı beldesinde bulunan Simenit Gölü'ndeki Kızlar Adası'nda yaşadıklarını bir çırpıda tespit ediverdiler..
Bu işe sadece bilim adamları değil, Zeyna'da şaşırdı..
Üstelik Gölyazı’lı yaşlı bir amca da başıyla bu durumu onayladı..
Amcanın anlatımına göre, çocukluğunda sık sık Simenit Gölü’nden çıkan yarı çıplak tek memeli kadınlar kendisine şeker verip “aman da aman, ne tatlı bir afacan bu” diye onu severlermiş..
Daha sonra amcanın Seyyar Tayyarvari bir şey olduğu anlaşılınca sözlerine pek itibar edilmez olmuş..
Bir süre önce Fatsa’lılar da olaya müdahil olunca durum bambaşka bir boyut kazanmış..
Bakınız bu çok ilginç;
Şehrin ardındaki Canik Sıradağları’nı delil olarak gösteren Fatsa’lılar “Terme’de antik çağda tek memeli Amazonlar yaşamış olabilir, buna kimsenin bir diyeceği yok, ancak o sıralarda bizim de bu dağlarda tek kollu erkek savaşçılar olarak tanınan ‘300 Canikli’ vardı, bunu niçin kimse dikkate almıyor, tarihçiler uyuyor mu? Siz Amazonların nesli nasıl devam ediyordu zannediyorsunuz” diyerek serzenişte bulunmuşlar..
Durun daha bitmedi;
Bu kez de Sinop'lular ortaya çıkarak tarihçilerin yalan söylediklerini, Amazonlar'ın asıl kendi bölgelerinde yaşadıklarını, hatta geçtiğimiz günlerde bu Amazonlardan bir tanesine ünlü Erfelek Şelaleri’nde yüzerken rastladıklarını iddia ettiler..
Ancak daha sonra Amazon zannettikleri kişinin Ankara'dan doğa turizmi için Sinop'a gelen yerli turist kafilesindeki genç bir kadın olduğu anlaşılınca “Terme'lilerin Amazon'ları varsa, bizim de Diyojen'imiz var; bu kadın bize gölge etmesin başka ihsan istemeyiz” diyerek işi pişkinliğe vurmuşlar..
Bununla da kalsa iyi;
Bir çok kültürel değerimize sahip çıkan suyun öte tarafındaki komşumuz söylese doğal karşılayacağım da, son zamanlarda Libya'lıların “Amazonlar bizim çölde yaşamışlardı” demeleri garibime gitti..
O halde ben de Libya’lılar ve onlar gibi düşünen devletlere Amazonlarla harmanlanmış ülkemin şu ünlü türkü ve atasözlerini okumalarını salık veriyorum;
“Hepimiz Amazonuz… Bir Amazon, dünyaya bedeldir… Amazonlar açar açmaz ordayım… Amazonun mu var, derdin var… Amazonunu dövmeyen dizini döver… Amazonu serbest bırakırsan ya Truva’lıya kaçar ya da İskit’liye… Amazonun akıllısı, Canikli’den uzak durur..
Sonuç olarak;
Tarih sayfalarına isimlerini yazdıran ölümsüz savaşçılar Amazonların ruhları, günümüzde tüm dünyaları ayakkabısı, çantası ve cep telefonu olan, “aaeeeyayayay… inaaaannnnmıııyoooruuuuummm... ciiddiiiiiiimisaaannnnnn” gibi sözlerle konuşarak güzel Türkçemizi katleden kadınları bilemem ama aile kavramını en üst düzeyde tutabilen fedakar Türk anasının damarlarındaki kanda Alyuvarlar ve Akyuvarlar’ın yanı sıra Amazonyuvarlar olarak dolaşmaya devam ediyor..
Sevgiyle ve okuyarak kalın…
|