“Bugüne kadar bize yanlış öğretilmiş.. Meğerse hayatta en hakiki mürşit ilim değil, Hitler'miş.. Mezarında rahat uyu ey Hitler! Gözün arkada kalmasın.. Senin yüce öğretilerin için çalışan bir takım eğitimciler var...”
Müjdeler olsun!
Artık bizim de bir Hitler'imiz var..
Aslında bir değil, binlerce var..
Ancak hiç birisi Erzurum Emniyet Müdürlüğü'nün düzenlediği bir toplantıda içerisindeki Hitlerizm duygusunu daha fazla saklayamayarak ortaya çıkartan ve “Ben şunu istiyorum. Tıp bu kadar gelişti, yüz nakli yapılıyor. Emniyette suçluların kanını alsınlar, gen haritasını çıkarsınlar, çocuk doğduktan sonra analiz yapsınlar, vatana, millete, bu ülkeye zararlı ise yürümeden yok edilsin" diye konuşan eğitimci kadar Hitler ruhlu değildir..
Oysa ki ;
Çocuklardaki suç işleme eğilimi toplumsal genlerden gelir. Bu durumda önce ebeveynlerin eğitilmesi gerekir ki, bunun yolu da milli gelirin adil bölüşümü ile ekonomik dengelerin yerli yerine oturmasından geçer, yoksa anne karnından bebeğin söküp atılmasından değil..
Erzurum’un kalburüstü okullarından birisinde 15 senelik uzman bir öğretmenin idareye gidip “benim sınıfıma kapıcı çocuklarını vermeyin” demesinin tartışmaları henüz küllenmemişken bu yeni olay ortalığı tekrar alevlendirdi..
Konuyla ilgili yaptığım araştırmada tarihi konuşmayı yapan öğretmeni haklı görerek destekleyen o kadar çok yorum var ki, şaşarsınız..
“Müdürü tanımadıkları için bir cümlesine göre değerlendiriyorlar, aslında müdür göründüğü gibi değil, bir öğrencisinin başarısını gördüğünde gözlerinden yaş gelen, ağlayan, okulunun başarısı için her şeyi göze alan bir insan(mış). Dolayısıyla bu yönüyle Erzurum'un en başarılı müdürüdür. Açığa alınması milli eğitim camiası için büyük kayıptır..” şeklinde yorumlar yapanına bile rastladım..
Ona bakarsanız Hitler’de içki ve sigarayı hayatı boyunca ağzına sürmemiş, eşinden başka hiçbir kadına yan gözle bakmamış, hem ressam, hem hayvansever, hem de sporcuymuş..
Fakat daha sonra içindeki şeytan iyilik meleğine galip gelince, bizim eğitimcinin henüz doğmamış bebekleri anne karnında yok etmek istemesi gibi Yahudileri kırıp geçirmiş..
Çelişkiye bakar mısınız? Toplantıda, aralarında emniyet camiasından kişilerin de bulunduğu büyük çoğunluk bu eğitimciyi konuşmasından sonra gülme sesleri arasında hararetle alkışlamışlar..
Siyasilerin “imanlı gençlik istiyoruz” şeklindeki söylemlerinden mi cesaret aldı acaba bu eğitimci ve onu alkışlayanlar diye düşünmeden de edemiyorum..
Benim asıl üzüntüm, tarihimizde 93 Harbi olarak anılan Osmanlı - Rus Savaşı sırasında Erzurum'daki Aziziye Tabyası'nın savunulması için kahramanca çalışan ve savaştan sonra kendisini ziyaret eden NATO'da görevli Amerika'lı subaya: "O zaman vazifemi yapmıştım. Bu gün ilerlemiş yaşıma rağmen aynı hizmeti, daha mükemmeliyle yapacak güç ve heyecana sahibim.." diyen asalet timsali Nene Hatun’un memleketinden böyle bir eğitimcinin çıkmasıdır..
Büyük çoğunluğunu tenzih ederim, ancak 1980 öncesi siyasi rant uğruna 2-3 aylık hızlandırılmış eğitimle diploma verilen öğretmen ve yöneticilerin ortalıkta cirit attığı bir ortamda, doktora yapmış, akıcı yabancı dili olan, vizyon sahibi pırıl pırıl gençlerin Milli Eğitim camiasında görev almaları için daha ne kadar beklenecek?
Sonuç olarak;
Yaptığı talihsiz konuşmayla ülke gündemini değiştiren öğretmen arkadaş kaç yaşındadır bilemiyorum, fakat istediği uygulamaya devlet 50 küsur yıl önce başlasaydı, şimdi sizler için hazırladığım başka bir makaleyi okuyor olacaktınız…
|