Bir süre önce Medyada Kadının Yeri konulu konferansa konuşmacı olarak katılan gazeteci Tuluhan Tekelioğlu’nun Türkiye’de her beş kadından birinin okuma yazma bilmediğini, sabahtan akşama kadar seviyesiz kadın programları izleyip televizyon kanallarının reytingini yükseltmekten başka bir işe yaramayan hemcinslerinin bu konuda eğitilmesinin önemini vurgulayan sözlerini kaç kişi dikkate aldı acaba?
.
Kültür birikimleri, sosyoloji ve psikoloji alanında hiç bir bilgi ve becerileri bulunmayan sarışın sunucuların stüdyoları kırsal kesimin ve varoşların cahil kadınları ile doldurup horoz dövüşü yaptırır gibi onları birbirlerine düşürmeleri, bu zavallı maskaraların da canlı yayınlarda özel sorunlarını mahrem dairesi dışına çıkarak anlatmaktan çekinmemeleri göze ve kulağa hiç hoş gelmiyor.
.
Söz konusu cahil insanlar rezilliklerini tüm ülkeye bir güzel gösterip manevi tatmine ulaştıktan sonra ertesi gün çocuklarının okulda öğretmenleri ve arkadaşları karşısında nasıl bir ruh haline bürüneceğini düşünmedikleri gibi, sorunlarına bağımsız Türk yargısında çözüm üreteceklerine, işin şov tarafına kaçıp hasımlarını ekran önündeki izleyicilere şikayet ederek rezil olduklarının farkına varamıyorlar.
.
Şayet o esnada bir İsviçreli vatandaş elindeki kumandayla televizyonunun başında zaping yaparken tesadüfen bu programa denk gelse, Türkçeyi bilmediği için hararetli konuşmalardan seviyeli bir tartışma programında çağdaş Türk kadınının ekonomi, sanat ve politikayla ilgili görüş belirttiğini zannederek gıptayla bakar.
İşin bir de stüdyodaki seyirci cephesi var..
Hepsi de tembel ev hanımları ile tombul teyzeler grubundan oluşan bir grup, habire o kanal senin bu kanal benim dolaşıp duruyorlar.
Stüdyolardan bir türlü kopamayan bu ilginç tiplerin ev işlerine ve daha da önemlisi çocuklarına nasıl zaman ayırabildiklerini merak ediyorum.
.
Dikkat ederseniz kocalarına nasıl zaman ayırdıklarını merak ediyorum demedim, çünkü o beyler de tıpkı hanımları gibi boş yerlerde vakit öldürüyorlar ki eşlerine ses çıkarmıyorlar.
.
Beyefendi kahvehanede okey oynarken yan masadan birisi;
- Kerim abiii! Aynur yenge bugün Kanal C'de programa çıkacaktı, Turizm kanalında ne işi var?
Kerim;
- Off off... Ne bileyim Hüseyin? Keşke vakit bulabilse de arada bir eve gelse. Hatunun yüzünü sadece ekranlarda görür olduk. Yine de günahını almayayım, geçen ay yarım saatliğine uğramış, kirli çamaşırları makineye attıktan sonra 'ben yıkadım, sen de kurutursun' diyerek alelacele çıkıp tekrar gitmişti..
.
Bunun yanı sıra evlilik programlarını da hiç anlamış değilim.
Bu yazıyı hazırlamak için bir kaç kez mecburiyetten izlediğim söz konusu böyle programlardan birisinde kadınların henüz yeri tanıştıkları erkeklerle evlenmek için dolgun maaş, ev, araba ve yazlık şartı aramaları, karşılarındaki erkeklerin de bunu kabul etmesinin tek açıklaması bana göre “Boynuzları şimdiden yağla” anlamını taşır.
.
Şayet birisi çıkıp da “Yanlış düşünüyorsun” derse, bu serzeniş aşkların en kutsalını yaşayan ve sevgiyi maddiyata tercih eden Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Şirin, Kerem ile Aslı'nın kutsal aşklarına hakaret olur.
Ya paparazzi programlarına ne demeli?
Kim kiminle nerede görülmüş, kim kiminle nerede yatmış, kim diskodan çıkarken gazetecilere saldırmış.
.
Bunları izleyip öğrenmek zorunda mıyız? Bize ne birkaç tane şarkıcı bozuntusunun kıçı kırık kültür fukarası sevgilileriyle yediği haltlardan.
.
Demem o ki;
Bir yanda Türkiye Cumhuriyetinin ilk kadın profesörü Afet İnan, avukatı Süreyya Ağaoğlu, heykeltraşı Sabiha Bengütaş, doktoru Safiye Ali, ekonomi doktoru İclal Ersin, pilotu Sabiha Gökçen, sendikacısı Zehra Kosova Durmaz, belediye başkanı Müfide İlhan, müzecisi Seniha Sami, opera sanatçısı Semiha Berksoy, yargıcı Suat Berk, yüksek mimarı Münevver Gözeler ve şu anda isimleri aklıma gelmeyen, kendilerini saygı ile andığım sayısız başarılı Türk kadını ile günümüzde onların izinden yürüyen diğer aydın kadınlarımız, diğer yanda ise stüdyoları mesken tutan tombul teyzeler ile onları ekran başında izleyen kültürsüz kadınlarımız.
.
Görsel medyanın önemli bir bölümünü ele geçiren bu tür seviyesiz ve iğrenç programların dışarıdan birilerinin ipleriyle kukla pozisyonundaki cahil insanlarımız kullanılarak milli bütünlüğümüzün yozlaştırılıp bozulması kapsamında kültür, din ve devlet üçgeninin içerisine fitne sokularak Türkiye Cumhuriyeti kalesini içten fethetmeye yönelik bir oyun olduğunu ne zaman fark edeceğiz?
|