Sularının fırtınalı ve karanlık görüntüsünün insanları ürkütmesi nedeniyle Helenistik çağda Aksenos Pontos olarak adlandırılan, daha sonra Grekler'in bu korkuyu yenmek ve deniz ilahlarını sakinleştirmek adına misafirperver anlamına gelen Euksinos ismini taktıkları Karadeniz, o gün ilahların yeniden asabileşmesi sonucu yaralı kaplan kadar yırtıcı, haşin, hırçın ve kudurmuş vaziyette fırtınalarla çalkalanırken, sıra dağlar gibi ardı ardına kabaran dalgaların arasında yaşlı ve yorgun gövdesiyle Bandırma isminde küçük bir gemi doğuya doğru yol alıyordu.
.
İşgal altındaki ülkeyi yeni bir kimlikle tekrar ayağa kaldırmaya yemin etmiş 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ulaştırdıktan sonra, kutsal görevini ifa etmenin onuruyla tekrar dalgaların kucağına atılarak dönecekti İstanbul'a.
.
Peki hiç düşündünüz mü efsane gemi şu anda nerededir diye?
.
İsterseniz önce geminin kısa bir tarihçesini hatırlayalım;
1878 yılında İskoçya’nın Glasgow kentinde yolcu ve yük vapuru olarak inşa edilir. İlk sahibi Dussey and Robinson şirketi tarafından Torocaderto adı altında beş yıl çalıştırıldıktan sonra 1883 yılında Yunanistan'daki Psicha Preus Firmasına devredilir. 1891 tarihinde Yunanlılar tarafından Rama Derasimo firmasına satılan ve İstanbul limanına kayıt ettirilen gemiye Türk bayrağı çekilerek Bandırma adı verilir. (Şu garip tecelliye bakın. Acaba Yunanlılar başlarına geleceği bilselerdi gemiyi bize satarlar mıydı?)
1924 yılına kadar posta hizmetlerine devam eden gemi, 1925 yılında satıldığı İlhami Söker isimli Türk armatör tarafından soyadına uygun şekilde acımasızca hurda olarak söktürülür.
Şanlı tarihimize damgasını vurarak uzun yıllar denizlerin beyaz köpüklü dalgaları arasında seyrüsefer eyleyen Bandırma Vapuru, kalan ömrünü usturanın ucunda kırık bir jilet parçası olarak bu kez beyaz köpüklü traş kremleri arasında devam ettirir ve geride ismini bırakarak bu dünyadan ebediyen ayrılır.
.
Sadece Bandırma mı?
Çanakkale Savaşı'nın yıldızı Muavenet-i Milliye Gemisi ve Birinci Dünya Savaşı'nın simgesi Yavuz'da dahil olmak üzere Türk tarihinde önemli yeri olan 10 geminin 9’u artık yok.
Nusret Mayın Gemisi dışındakiler de jilet oldular.
.
Nusret hurdaya ayrılmış bir vaziyette diğer tarihi gemilerimizin akibetine uğramak üzereyken, sağ duyulu Tarsus halkı ve belediye başkanının girişimleri sonucu satın alınıp onarılarak Birinci Dünya Savaşındaki asil görevinin yeniden hatırlanması amacıyla Tarsus Belediye Parkına monte edildi. Şimdi orada kendisine değer veren Tarsus'luları selamlıyor.
Bir de Samsun İl Özel İdaresince vefa örneği gösterilerek orijinal boyutlarında yeniden inşa ettirilip Samsun Doğu Park sahilinde sergilenmeye başlanan çakma Bandırma Vapuru var.
Emeği geçenlere saygım sonsuz. Ancak yanından yüzlerce kez geçmeme karşın hiç ziyaret etmedim bu gemiyi. Etmek de istemiyorum. Çünkü o anda tarihi dokuyu hissedemeyeceğimden bulunduğum ortamın bana heyecan yaşatmayacağını biliyorum.
.
Dolayısıyla bu noktada yazılarını büyük beğeniyle takip ettiğim Efece Haber'in değerli yazarlarından ressam Harika Ören hanım efendinin geçtiğimiz günlerde Samsun'da ziyarette bulunduğu bu gemiyle ilgili olarak yaşadıklarını makalesinde anlattığı duygularına maalesef katılamıyorum.
.
Bu cümleden olmak üzere tarihi gemilerimiz teker teker jilet olmuşken, bakın diğer devletler neler yapmış;
.
Yunanlılar Birinci Dünya Savaşında kullandıkları Averof zırhlısını, Bulgarlar da Drutsky torpidosunu müze-gemi haline getirmişler.
.
Bunun yanı sıra, Rusya'da Aurora, İngiltere'de Victory, Belfast ve Cutty Sark, ABD'de Texas, Intrepid ve Constitution günümüzde birer müze-gemi olarak hizmet vermeye devam ediyorlar.
.
Başka devletler manevi değerlerine işte böylesine sahip çıkarken, isimlerini Türk tarihine altın harflerle yazdırmış kahraman gemilerimizin teker teker yok olup gitmesine duyarsız kalmış olmamız affedilecek gibi değil.
.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, adını Hint Okyanusunda yaşayan bir deniz kuşundan alan tarihi gemilerimizden sonuncusu Savarona'yı geçtiğimiz yıllarda kiralayan bir takım hovardaların bu yatta gerçekleştirdikleri rezaleti öğrenince bu kez de “keşke diğer gemiler gibi usturaya yem olsaydı da bu iğrençliği duymasaydım” şeklinde değişik bir duyguya kapıldım.
.
Peki tarihimize karşı sorumsuz davranışlarımız daha nereye kadar sürecek dersiniz?
.
Elbette ki Nusret Mayın Gemisi'ni İlhami Söker gibi insanların elinden kurtaran sevgili Tarsus'luların onurlu ve alkışlanacak davranışlarını tüm ülke insanı örnek alıp, idrak edene dek.
|