Kışı sert ve uzun boylu, ilkbaharı utangaç bir yıl geçirdik…
İlk kez bu Pazar Günü, özgüvenli bir genç edasıyla yüzünü gösterdi yaz. Sabahtan yataktan gerinerek uyanırcasına, parça bölük bulutlarını iteleyip ufka doğru, olanca özgüveniyle kendini gösterip hissettirdi güneş, ilerleyen saatlerde. Işığı kadar ısısıyla da şefkatini sundu bize; nice zamandır özlem dolu gözlerimize, bedenlerimize…
Ve… Genciyle, yaşlısıyla sokaklara fırlayan sanki insan kalabalığı değil; uzun zamandır frenlenmiş bir sabır seliydi adeta…
Kimileri el ele tutuşup yürüdü uzun uzun kaldırımlarda, mağazaların vitrin önlerinde avarelik ettiler; kimileri de bir çay bahçesinde çene yordular, usanıp yorulmadan…
Pazar Günü’nün yaşanışı, duyguların nefes alışıydı adeta…
Şair Orhan Veli, işte böylesi bir günde yazmıştır büyük olasılıkla; “Beni bu güzel havalar mahvetti, / Böyle havada istifa ettim / Evkaftaki memuriyetimden. / Tütüne böyle havada alıştım, / Böyle havada aşık oldum; / Eve ekmekle tuz götürmeyi / Böyle havalarda unuttum; / Şiir yazma hastalığım / Hep böyle havalarda nüksetti; / Beni bu güzel havalar mahvetti” şiirini…
İnsan denen varlık, hem duygusal bir varlıktır hem de sosyal. O sebeple, sevgi ve marazi hali aşkla, herhangi bir canlı varlıktan kendini ayırabilmiş ve “insan” olabilmiştir…
Doğayla başlayan savaşımını, aklıyla güçlendirdikçe insanoğlu, yol almış tarih boyunca. “Güçlülük” duygusu, “insanlık” duygusuyla çelişir olmuş zamanla da…
Doğanın, kendi hassas terazisiyle oluşturduğu dengenin süreç içinde bozulması, insandaki insanca duyguları da bozar olmuş. Sevgi başlamış yozlaşmaya ilk önce; ilk kirlenen beyaz renk gibi. Önceliği sevgiye verip; suçlamaya başlamışlar sevgiyi/aşkı ardından…
Yozlaşmaya karşı duran sevgiler, amansız bir başkaldırıyla isyan etseler de, marazi birçok yanını bulup “aşk” demişler adına ve “Mecnun”a yükleyip yükünü; “Deli”ye çıkarmışlar namını…
Ogün bugündür nerede bir gözü kara âşık çıksa ortaya, hem korkulur olmuş, hem de vurulur. Sevgi ya da aşkın lanetli görülmesi ondandır işte…
Bir yaman çelişkiler yumağıdır da insanın duygu dünyası aynı zamanda. Onca olumsuzluklara, engellere ve tehlikeye rağmen, her insan aşk; aşksa özgüven arar durur…
Beyinsiz yürek, nasıl bir işe yaramazsa; özgüvenden yoksun aşk, şekersiz tatlıya benzer...
İşte, “bu güzel havalar” tetikleyince beynimizi, bir küçük dilim uyaralım istedik sizleri… Aman ha!.. Bu havalar güzeldir ama tehlikelidir de. Bizden söylemesi…
Süleyman Duman / Efece Haber Gazetesi – 29 Mayıs 2012 Pazartesi
|