Ülkemizi “Dünya Devleti” yapma yolunda ilerleyen “Devr-i Hükümet”imizin, “Statüko değişecek!..” şiarıyla “Hortumları kesme operasyonları”, “Komşularımızla Sıfır Sorun Projesi”nden tutun da, envai çeşit “Açılım Politikaları”yla hız almışken; bunlardan bihaber bazı “Çapulcu”ların, İstanbul-Taksim’deki Gezi Parkı’nda “3-5 ağaç için nümayişe kalkışması” birçoklarını, ummadığı anda “Usturayla burun buruna gelmiş Sünnet Çocuğu”na çevirdi…
“Nümayişçiler” tencere-tava eşliğinde feryat figan etmeye başlayınca, Hükümetimiz, “Bayram Namazı’nı Havra’da eda etmeye kalkan Mü’min” paniklemesiyle tepki verince; ortalık birden bire Deve Güreşi Meydanı’na dönüverdi…
“Dost ve Müttefiklerimiz”, uzaklardan olanları anlamaya çalışıp, yaşananları yorumlama gayretine giriştilerse de kimin, neden bağırıp çağırdığını anlayamadılar henüz. Belki de onlar zaten biliyorlar da bizim dünyadan haberimiz yok; orasını Allah bilir artık…
İstihareye mi yatsak, su falına mı baksak, yoksa bakla mı atsak diye aklımıza gelen bütün “ilmi metodlar”a kafa yorarken; AB’den sorumlu Müzakereci Bakanımız Sayın Egemen Bağış’ın açıklamaları imdadımıza yetişti diye düşündük. Allah kendisinden razı olsun (olup olmayacağını da yine Allah bilir). Ama nafile… Demişler ki:
“Bu yaşananların Gezi Parkı'ndaki ağaçlarla ilgili olmadığını kendileri de itiraf ediyorlar. Aslında bu Türkiye'de rejim değiştirmeye varacak bir hareketi tetikleme çabası. Bunun en az 6 ay öncesinden başlamış bir hazırlığı var. Buna dair elimizde belgeler var.”
Ve de söyle sürdürmüşler konuşmalarını:
“İstanbul Kazlıçeşme'de gelmiş geçmiş en görkemli siyasi toplantı gerçekleşmiş olacak, en kalabalık, en coşkulu toplantı. Hiçbir şekilde yıkıp yakma hedefi olmayan, tam tersine inşa edici, birleştirme kucaklaştırma hedefi olan.”
Hemencecik direnişçi birkaç “Çapulcu”ya sorduk haliyle; aldığımız yanıtlarda bizi tatmin etmediği gibi, kafamızı “Ayran Çanağı”na çevirdi ya… Neyse… Yine de sorduk:
-Başmücadeleci (pardon) BaşMüzakereci Bakanımız sayın Egemen Bağış demişler ki; “Bu yaşananların Gezi Parkı'ndaki ağaçlarla ilgili olmadığını kendileri de itiraf ediyorlar.” Doğru mu?..
“-Doğru” diyor. “Direnişimiz “3-5 ağaç için” değil elbette…”
-Pekiyi… Ne için?..
“-Yanlızca bir odun için…”
-Demek siz de itiraf ediyorsunuz?.. Sayın Bakan direnişinizi; “… bu Türkiye'de rejim değiştirmeye varacak bir hareketi tetikleme çabası” diyor. Buna ne diyeceksiniz?..
“-Eğer bu söyledikleri, ‘Cumhuriyet’i değiştirdiklerinin itirafı’ysa; belli ki, bizim direnişimizi de ‘Cumhuriyet’i geri talep etme’ olarak değerlendirmişler…”
-Yine Sayın Bakan demişler ki; “Bunun en az 6 ay öncesinden başlamış bir hazırlığı var. Buna dair elimizde belgeler var.” Buna ne diyeceksiniz?..
“Çapulcu” çantasını karıştırdı hemen; plastik bir su şişesi, birkaç limon, kitap, defter ve kalemini gösterdikten sonra:
“-Ellerinde bir kanıt olduğu doğru değil. Hem, 6 aydır kendileri bu ülkenin ‘Korkuluğu’ mu idiler?..”
-Sayın Bakan; “İstanbul Kazlıçeşme'de” (…) “… yıkıp yakma hedefi olmayan” bir miting yapacaklarını söylemekteler?..
“-Demek ki; işlerini iyi yaptıklarını düşünüyorlar…”
Bu konuşmalardan hiçbir şey anlamadık. Geçtik televizyonun karşısına; videodan izliyoruz mitingi yeniden. Kalabalık oldukça görkemli ve Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a ilgi ve tezahürat dorukta. Spiker bir katılımcı Teyze’ye mikrofonu uzatıyor. Katılımcı Teyze:
“-Ben Başbakanımızın .ötünün kılıyım…” der demez; biz yaşananların sırrını çözüverdik hemencecik…
Nasıl mı?..
İşte açıklaması….
Biliyoruz ki Sayın Başbakan tabanın bakış açısına büyük değer verir. Tabanın sesi olan Teyze’nin algısı, talebi ve bakışı, Siyasi İktidar’a tersten(!) olursa; bu ülkede her konu, her sorun niçin tersinden anlaşılıyor olmasın?.. Ortada değil mi?..
Öyleyse…
Bunca yaşanan olaylarda Sayın Başbakan’ın hiçbir suçu ve sorumluluğu olamaz!..
İşte o kadar!..
Efece Haber Gazetesi / 17 Haziran 2013 Pazartesi – Süleyman Duman
|