Gün 24 saattir hep. Bir tek gündüzler ve geceler uzayıp kısalır. Gün uzar yüzümüz güler, gece uzar kapanırız evimize…
Geceler uzadıkça gitgide soğur dünya; gündüzler uzadıkça ısınır kemiklerimiz…
Geceleri, gündüzlerin aydınlığında iteleriz hep mazimize. Ve güneş uzaklaştıkça bizden, geceler teslim alır bizi hep; ne yazık ki…
Gündüzlerin kısalması en sıcak günlerde başlar. Zaman ilerledikçe buza keser dünyamız ve biz gündüzlerin sıcaklığına hasret, umudumuzu besleriz aralıksız…
Dişlerin keman çaldığı, dünyanın buza kestiği günlerde döner 24 saatin hesabı da… Ta ki, ısı ve ışığın tavan yaptığı günlere kadar…
Yaşanan yaşamdır, geride kalansa zaman…
Zaman, bir sarhoş sallanışıyla yol alırken; insanoğlunun ömrünü tüketir, testeresidir yaşamın sanki…
Zaman, dünya eksenine bakar hep; o sebepten boynu büküktür. Kimi zaman ilaç olur tüm acılarına insanoğlunun, kimi zaman bir karabasan olup çöker tepesine…
Her boyun büküşünde, mevsim denen riyakârlığına bakıp aldanmayın zamanın. İlkbahar’da azmettirir arzularınız için sizi, yaz mevsiminde tam bir mirasyediye dönersiniz de haberiniz olmaz. Akıl ve düşünce körlüğüne kapılma olasılığınız oldukça yükselir. Sonbahar’da şok üstüne şok yaşarsınız; oyuna gelmenin, ihanete uğramanın zamanıdır da denebilir. Derken kış mevsimine ulaşmışsınızdır da farkında bile olamazsınız çoğu zaman. İçinizin titrediği, duygularınızın donduğu zamanda olduğunuzu anladığınızda; “iş işten geçmiş artık” sözleri dökülür dudaklarınızdan…
“Nafile”dir artık; “Fatura Ödeme Zamanı”dır, çaresiz…
Zamandan mı esinlenir insanoğlu, yoksa bukalemun soyundan mı gelmiştir?..
Düşünür durursunuz maziye baktıkça da; bir karara varmanın, o kadar kolay olmadığını da, teslim etmişliğiniz çoktur. Karıştırın birazcık “Mazi”nizi bir. Bana da hak vereceksinizdir eminim…
“Güzel sözler”le dolu değil midir “Mazinin Defterleri” hep? “Atasözleri” denilen uyarılarla noktalanmış olan…
Kâh bir küfür sallamışlığınız vardır Felek’e; kâh küsmüşlüğünüz, Kör Talih’inize…
Bu noktada, kaç insanoğlunun aklına gelmiştir örneğin; “Mazi’ye ne not düşmeliyim?..” diyerek düşünmek…
Şu akan zaman bir “Devran” ise eğer; dönerken sorumluluğunun farkında kaç insanoğlu vardır? Kim bilir?..
Zordayız bugünlerde; zor günlerde değil daha Sevgili…
Hor bakışlardan ürküp, zordan korkulduğu günlerdeyiz…
Ürkmek, bir insanoğlu için “tüy üşümesi”dir; “korkmak” ise “yürek yitimi”…
Yaşadıklarımdandır; tüylerimin diken diken oluşu…
Zordayım, yaşamımın sensizliğinde üşüyorum; sözün özü Sevgili…
Sensizliğinde buz tutmuş yüreğim, sakın yanıltmasın…
Zordayken anlayabilirsen beni eğer; zor günlerde izimiz olur belki…
Zordayız bugünlerde; zor günlerde değil daha Sevgili…
Sen işin kolayındasın, belki de alayında; yargılamıyorum da seni asla…
Yaşam’a; not düşmeye çalışmamdır seni ürkütüp, korkutan…
Sensizliğinle yalnız, sevgisizliğinle sessizim…
Seninle zenginleşir dünyam, sevginle büyür sevdam…
İnan… İnan… İnan…
Efece Haber Gazetesi / 01 Temmuz 2013 Pazartesi – Süleyman Duman
|