Yaşadığımız dünyada, insan davranışlarını gözlemledikçe kendimi bir “Maskeli Balo”daymışım duygusuna kaptırıyorum..
Olanca heybeti ve gür sesiyle “Kükreyen Adam”ı dinlediğimde, “Ne çatalyürek?.. Ne Babayiğit Adam be?..” diyesim geliyor içimden ama; içimdeki maymun “Dur hele; acele etme...” diyerek kapatıyor çenemi..
Çok zaman geçmeden, en küçük bir kargaşada tavşan çevikliği ve ürkekliğiyle kayboluveriyor o “Kükreyen Adam” ortalardan ve içimdeki maymun haklı çıkmanın hazzıyla, kulağımın dibinde kıs kıs gülümsemeye başlıyor...
Kendime kızıyorum...
Şu tane tane konuşan, konuşurken ağzından bal damlayan “Bilge” kişiye hayranlığımı ifade etmeyi geçiriyorum aklımdan. “Durrr!..” diye bağırıyor yine içimdeki maymun; “Sen ne yaptığının farkında mısın? Al bak; ne demiş insanlara daha dün?..” diyerek çıkışıyor...
Dünün muktedirlerine methiyeler düzmüş, el-etek öperken, bugünün “Bilge” kişisi meğer... Bir daha kızıyorum kendime; içimdeki maymun kıs kıs bana gülerken... Etrafındakileri hamiliğinde barındıran “İşadamı”na bakıyorum. İçimdeki maymun da bana... Göz kırpıyor muzipçe “Ne diyorsun?..” der gibi...
İçimden; “Babacan Adam gibi geldi bana...” demeyi geçiriyorum. İçimdeki maymun; “Sen ne safsın yahu!..” bakışı fırlatıyor, kaşlarını çatarak... Dün “Kitle Sözcüsü”yken, kendi yol arkadaşlarının “Hırsız”ı imiş, bugünkü “Sayın ve Saygın İşadamı”mız..
Kızıyorum; bir kez daha kendime... "Bürokrat"ları merak ediyorum; en ön safta olanı süzüyorum... Gözler çipil çipil, ağız deseniz yunus balığı gibi her daim gülümsemekte... Ense, kulak ise yerinde; bir tek bıyıklar devrin imajına uygun şekil değiştirmekte... İçimdeki Maymun dürtüyor sol kolumun altından; “Ne düşünüyorsun?..”
Temkinli ve gerçekçi(!) tespit yapma içgüdüsüyle düşünmeye çabalıyorum... “Saygılı, çalışkan, yetenekli...” vs... demeye yelteniyorum; içimdeki maymun “Hay senin kafana(!) Talih Kuşu sı...n inşallah!..” diyerek, bildiği tüm duaları sıralıyor hakkımda... Susuyor ve öfkemi yutkunuyorum sadece...
Ak sakallı bir “Hacı”ya takılıyor gözüm. “Hayrola?..” diyor, içimdeki maymun; “Sanırım tanıdığın biridir bu kez?..” diyerek, alaysı bir soru yöneltiyor birdenbire..
Hazırlıksız yakalanmış tikli gibi zıplıyorum; “Yok yok... Kendi inancını yaşayan, vicdan sahibi bir sade yurttaş işte...” demeye kalmıyor; “Seninle işim çok zor benim...” diyor, yüzünü ekşiterek... “Dün Cami Derneği Başkanı’yken, bugün etkin bir siyasetçidir kendileri...” diye çıkışıyor içimdeki maymunum... Şu sessiz sedasız “Duran Adam”ı gösteriyor içimdeki maymun bu kez; “Tahmin et bakalım?..” der gibi...
Çok sağlıklı görünmediğine ve çivi çakarcasına bakışlarından bir “Deli” olabileceğini geçiriyorum beynimin bir köşesinden. Yeni bir çam devirmemek adına, omuzlarımı kaldırıyorum hafiften; “Bir fikrim yok” anlamında...
“İlk kez doğru tahmin etmiştin oysa...” diyor, içimdeki maymun; “Evet... O, bu Mahallenin Delisi’dir. Gözünü budaktan, sözünü tuzaktan sakınmaz. Doğru bildiğini yapar, tek başına kendi yolunda yürür...”
Son ayakta altılıyı kaçırmış Ganyan Müptelası gibi üzülüyor; kızıyorum kendi kendime... Bu kez ben çıkışıyorum içimdeki maymuna; “Yahu ben mi senin başına belayım, yoksa sen mi benim başıma belasın?..”
“Sence?..” diyor, kafasını sağa sola sallayıp göz kırparak... Sinirlerim tümden boşalıyor; “Ya Maskeli Balo’nun minnacık insanları bunlar ya da ben deliriyorum! Hangisi söylesene?!..”
Basıyor kahkahayı; “Allah şifalar versiiiinnn!..”
Efece Haber Gazetesi / 23 Haziran 2014 Pazartesi - Süleyman Duman
|