Burada “siyasi yazılar yazmayacağız” dedik ama bugün ülkemizde yaşanılanlar karşısında “aşktan-meşkten” söz etmenin de “kel alâka”lığı ortada…
“Aşk-meşk” de yaşamın bir parçası elbette ve hatta “olmazsa olmaz”ıdır bile denebilir; fakat söz söylemenin de bir “zamanlama”sı olmalı diye düşündük ister istemez. Yoksa okuyucularımız bizi, Orhan Veli’nin dediği gibi; “Bir elinde cımbız / Bir elinde ayna / Umurunda mı dünya” modunda bir kişilik/kimlik olarak sanabilir. Ki; bu doğru değildir. Asla da öyle tanınmak istemeyiz…
Böyle bir girişin ardından gelelim asıl konumuza…
31 Mayıs 2013 Cuma akşamından bu yana, İstanbul-Taksim Yürüyüş Parkı’nda başlayan Direniş’in, dalga dalga ülkemiz geneline yayılması ve toplumun ezici bir çoğunluğunun katılımcısı olduğuna tanıklık ediyoruz. Birçok insanımız, böylesi bir Direniş’e dönüşen tepki karşısında, “Ülkede neler oluyor?”un ardından, şu iki sorunun yanıtını arar oldular:
1)-“Direniş’in bileşen güçleri nelerdir(kimlerdir)?..”
2)-“Bu gidişin sonu nereye varır?..”
İki sorunun da ikişer yanıtı var diyebiliriz. Çünkü AKP İktidarı’nca verilen yanıtla, Direnenler’ce verilen yanıtlar farklı olunca; birbiriyle çelişen ikişerden dört yanıt çıkıyor ortaya…
AKP İktidarı’nın birinci soruya yanıtı “Bir avuç çapulcu”, “CHP’nin temas halinde olduğu ve kışkırttığı aşırı uçlardaki örgütler” ve “Marjinaller” olarak ifade ediliyor…
İkinci soruyu da; “Pabuç bırakmayız”, “tencere, tava; aynı hava” ve “aşılır” diyerek yanıtlıyor…
Oysa Direnenler ve Gözlemciler’in yanıtlarıysa AKP İktidarı’yla taban tabana zıt…
Birinci sorunun yanıtı için bize anlatılanlar ile bizim de gözlemlerimizle çakışanları, sizlere aktaralım önce…
Her yaştan, her cinsiyetten, her etnik kökenden, çok farklı açılardan dünyaya bakan görüşe sahip insanların yer aldığını söylemek, fazlaca genellemeci bir yaklaşım olmaz sanıyoruz. Siyasi İktidarla fazla içli-dışlı olan kesimlerden kimsecikler yok Direnenler safında. Bunların da çok büyük bir kitle olmadıkları, siyasi mücadelenin kızıştığı süreçlerde de bunların ortadan kayboldukları ve olanlarının da toplumun hiçbir kesimini etkileyemeyecekleri “tecrübeyle sabit” olduğu bilinir...
Bu görüntünün doğruluğu varsayımıyla; toplumun ezici çoğunluğunun Direnenler arasında saf tuttuğunu söyleyebiliriz. Direnişe desteğin, orta sınıflarda yoğunlaşması; direnişin dinamik gücünü 20-25 yaş grubunda gençlerin oluşturuyor olması, yıllardır kafalarda yer etmiş ezberleri de bozduğu söylenebilir…
“Siyasi Parti Bayraklarını istemiyoruz!..” diyen Direnişçiler’in bu söylemi, AKP İktidarının kendilerine ve direnişe ilişkin tüm savlarını boşa çıkardığı gibi, başkaca merak ve soruları da akıllara getiriyor…
“Bu gidişin sonu nereye varır?..” sorusunun yanıtına gelince; Direnenler’in gösterdiği insancıl davranışlar, AKP İktidarı’nın uygulamaya koyduğu politikalar karşısındaki kararlı duruş ve direniş, kendilerinin varlığının kabul edildiği, Cumhuriyet’in Temel Değerleri’nin güvencede olduğuna dair, garanti alınıncaya kadar süreceğe benziyor…
AKP ve AKP İktidarının geleceğine dair bugünden net söylenebilecek şeyler de var elbette. Konunun o yanı uzun zaman ve yer alacağından konumuzu bu kadarıyla sınırlı tutarak noktalayalım isterseniz…
Öyle ki; Direniş, ülkenin siyasi sistemini reddeden bir içeriğe bürünmüş bir görüntü veriyor; sanki AKP ve AKP İktidarı da gelecekte “teferruat” gibi ele alınacak havasında…
Efece Haber Gazetesi / 03 Haziran 2013 Pazartesi – Süleyman Duman
|