Asık suratlı bir yaşlı gibidir kış. Önce tüylerini üşütür insanın ve yaklaştıkça iliklerine işler ayaz; korkudan beter. Gelir, durur karşında; kaçamazsın. O senin şaşkınlığını anlamışcasına sarar seni. Tüyü yolunmuş tavuğun sokulmasından farksız, sokulursun kollarının arasına çaresiz. İliklerin donsa da bembeyaz kar taneleriyle seni pamuk yumuşaklığında sardıkça, bir baba şefkati hissedersin; bu yaşlı ve asık suratlı Kış'tan...
Yılın en karizmatik mevsimidir Kış; "Ağır Ağabey" takılışındandır belki de...
Geceleri uzun, aydınlığı kısa oluşundan mıdır bilinmez; sır küpüdür de mübarek. Uzun gecelerinde destansı efsaneler anlatır, sanki ıslık çalan tipisi. Yol keser, çakal ulumalarını davet eder yalnızlıklarına; sen istemesen de. Gözlerinle duymayı öğretir geceler boyu korkularına. Daha bir küçülmeyi becerirsin, gözlere daha minik bir hedef olabilme gayretiyle, zorluklara karşı. Nefesinle içini ısıtmanın ustası olursun; korkularınla sırılsıklam terlemenin hastası; ne bileyim?..
Sabrın atölyesine döner, zamanın. Issızlığın deryasında kulaç atar düşlerin, kış boyu... Umuda döl tutarsın; yaşama gebeliğin türlü hazzıyla anlamlanır saatler...
Küfretmenin kerameti görünür çoğu zaman gözüne. Kimbilir; naçarlığın en koyusunda nasır tutar yüreğin belki de?..
Belki de, suskunluğun şerbetlenir, bal olur; isyankar duyguların, kuluçkada can bulur... "Kış" dediğin, zaman diyarında bir sır küpüdür. Olmadık zamanda güneş açar, gümüş ışıklar saçar yüreğine; gün ortasında karabulutlarla çöküp üstüne, sürpriz tutukluluk duyguları da yaşatır sana kim bilir?..
Kış, otoritedir...
Kılıcı keskindir; "Hükmü"yse kesin...
Affı olmaz genellikle...
Akılsız, hesapsız duygulara göz yumduğu olmamıştır daha...
Yufka urbalarla dondurur, tedbiri elden bırakmayanıysa sevindirir, güldürür...
Kış, delikanlı bir mevsimdir; kendini tanımayanı asla takmaz, tanımaz...
Kış, koskoca bir yılın sınav zamanıdır aslında. Düşünecek zaman da tanır sana, sınava hazırlanacak zaman da...
Yalnız, torpil işlemez Kış'a bilesin. Ağlamak, sızlanmak, yalvarıp yakarmak da kar etmez, unutma; aklında bulunsun...
Beynine, bileğine, yüreğine güvenenleri iyi tanır...
Tüm yalanı, talanı, haramı da açık eder Kış; Emmioğlu!..
"Yok diyen"in yalanını, "müsrif"in talanını,"çok yiyen"in haramını açık ediverir hemen. Aman vermez yalancıya, düzenbaza, madrabaza anlayacağın. Vuruverir suratına hilafsız...
Kış, insanın kendi kendine yettiği bir zaman dilimi olmasına rağmen, en çok insanın insanı aradığı mevsimdir nedense?..
Özetle; ses, sesi arar desek yeridir...
Yıl'ın son "demi"dir artık, kış. Yaşamın son dersleridir gösterdikleri sana. Dikkat kesilsen de olanca duyarlılığınla; zaman aktıkça nekahet iyisi bir hastadan farksızdır çoğu zaman...
Bir bakmışsın güneş güler gözlerine, bir bakmışsın sulu sepken yağmur kara dönüşmüş. Kıl kesen ustura keskinliğindeki ayazında, tavizsizdir ama...
Fakir fukaradan da hoşlandığını söyleyemeyiz asla...
Amma ve lakin ve de hal böyleyken...
"Kış kışlığını yapar, puşt puştluğunu" da; biz ne halt ederiz emmoğlu bu kış, bu ayazlarda?
Hele bir deyiver; "gadan alim"?..
Efece Haber Gazetesi / 09 Aralık 2013 Pazartesi - Süleyman Duman
|