Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29940631
Bugün Ziyaretçi :  14565
Aktif Ziyaretçiler :  5739

YAZMAK YAŞAMAKTI;
 
Hayatım mezarlık, odam morg, masam tabut, kağıdım kefen..!
Muhsin AKIL
.
Yıllarca ölümün sessiz ve masum bakışları altında yazdım! Odamın morg soğukluğu bana öyle sıcak geliyordu ki! Çalışma masamı her zaman tabut gibi gördüm! Beyaz kefenim bir ömür uzunluktaydı: yeterdi bana! Mürekkebimin bittiği yerde kanımı doldurdum dolma kalemime! Halk diliyle ‘dolma kalem”! Bu ülkeye, bu millete bir ömrü feda etmenin mutluluğunu yaşadım her zaman. Ne geçmişim vardı ne de geleceğim! Beni ilgilendiren her zaman ‘bugün’ oldu! Yarını hiç düşünmedim! Mal-mülk, şan-şöhret, makam-mevki ve huzurlu bir hayat gibi bir düşünce hiçbir zaman bende oluşmadı! Aynı şekilde umutsuzluk, karamsarlık, yorgunluk, bitkinlik, bıkkınlık da olmadı. Hem içimdeki güneş hem dışımdaki güneş aydınlatıyordu önümü! Güneşin doğuşuyla başlardı günüm, güneşin batışıyla da biterdi! İnançlarım, düşüncelerim, fikirlerim, hayallerim hep güneşin saçmış olduğu o muhteşem enerji ile beslenirdi! Güneş bana umuttu! Işıktı! Nasıl olsa enerjisi ve ışığı hiç bitmeyecekti! Geleceğime sansür koymadım! Aynı zamanda önümde hiçbir engel de tanımadım..!
Ölümün yanıp-sönen fosforlu ışıkları altında Azrail’le çok dans ettim! Beyaz kefenimi giyip Mevlana gibi çok döndüm! Tabutum beni taşıması gerekirken ben tabutumu çok taşıdım! Korku nedir hiç bilmedim. Ölüme düğüne gider gibi giderdim hep… Ellerim her zaman kınalıydı! Avuç içimi okuyabilir misiniz?! Kan kırmızı kınalar! Gül renginde! Bazen ölümü bazen aşkı çağrıştırırdı! Oysaki bizim aşkımız ölümdü! Ölüme öyle sevdalıydık ki, bu sevdamızı diğer aşıklar kıskanırdı! Ölümüne bir sevdaydı bu! Zulmün, haksızlığın ve umutsuzluğun olduğu her yerde bitiyorduk! Yani ortaya çıkıyorduk! Bitmek halk diliyle ‘orada olmaktı’! Bazen şimşek çakarak korku bulutlarını yok edip yağmura dönüştürüyorduk! Çorak bir toprağa dönüşmüş yürekleri bereketleniyorduk! Bu yüreklere hep umut ekmiştik! Ki şimdi yeşeriyordu! Yürekler bir bir filizleniyor ve meyvesini veriyordu. Meyvesi BARIŞTI..! Meyvesi İNSANCA YAYAMAKTI..!
Tarihe ters bakıp tüm çarpıkların üzerine ‘çarpı’ atıyordu: ÇİZİYORDUK! Damarlardaki kirli kanı temize çevirmek için kan arıyorduk! Sonunda lazım olan kanı buluyorduk! Bulduğumuz temiz kanları damarlara pompalıyorduk! Benliği yok edip BİZ diyorduk! Biz üzerinden iz takip edip çakalları, çıyanları, yılanları kovalarken ortaya çıkan tüm yalanların üzerine kezzap döküp yakıyorduk! Zifiri karanlıklarda yıldızlar gibi aydınlatıyorduk! Asıl gecenin şerrinden değil gündüzün şerrinden korunuyorduk! Korunaklarımızın kazıkları öteye çakılmıştı! Dünya gücüyle bu kazıkları sökmek çok zordu. Bu kazıkların adına ‘iman’ diyorduk! Bu imanı korumak için de çelikleşmiş ilke ve kurallarımız vardı! Hayatımızın önündeki tüm şeytanı mayınları bir bir patlatarak yol açıyorduk insanlara! İnsan olanlara..! Mayınlara takılıp düşenler ve paramparça olanlar aslında bu yoldan gelmek istemeyenlerdi! Zaten onların son şanslarıydı! Onlara dönüp bakmıyorduk bile! Fakat yine de üzülüyorduk! Ne de olsa candı! Ama canlarını şeytana satmanın bedelini çok pahalı ödüyorlardı..!
Uçsuz-bucaksız dağların yamaçlarında biraz nefes alıp dinlenmek için mağaralar arıyorduk bazen! Mağaralar bize hep morgu hatırlatıyordu. Bu mağaralarda bir sürelikte olsa soluklanırken kalemimizi çıkartıyor, sırtımızda taşıdığımız kefenin bir ucunu seriyorduk tabutumuz üzerine ve yazıyorduk..! Yazarak önce içimize ışık oluyor sonra da yazdıklarımızı yayınlayarak dışımızı aydınlatıyorduk! Düşlerimiz, düşüncelerimiz, hayallerimiz, rüyalarımız ve tüm umutlarımız harf harf dizilip cümle oluyordu! Cümleler yan yana geldikçe paragraflara dönüşüyor ve derinlemesine anlam içeriyordu. Bedenin ruha, ruhun bedene kavuştuğu gibi bazen şiir, bazen anı, bazen deneme, bazen öykü, bazen roman oluyordu. Yolculuklar çektiğimiz tüm sıkıntılar, dertler ve çileler ise heykelleşiyordu! Demek ki farkında olmadan heykeltıraş yönümüz de varmış! Sanat ve edebiyat ruhumuzun gıdasıydı! Düşünce ve fikirlerimiz sanat ve edebiyatla somut hale dönüştüğünü gördükçe moral buluyorduk. Yolculuğumuz devam ettirirken geçtiğimiz çöllere güzel resimler çiziyorduk. Aynı resimleri kumsallarda da yapıyorduk. Maalesef rüzgârla ve dalgalarla bu resimlerin silineceğinin farkında olduğumuz için resimlerimizi dağ yamaçlarındaki sert topraklara, dağların zirvesindeki kayalıklara yapıyorduk. Gökyüzüne gerek yoktu! Bulutlar zaten kendi ahenklerinde rüzgarın eşliğinde harika tablolar gibiydi. Bu tabloların gölgesinde serinleniyorduk! Tüm gökyüzü tuval gibi! Gökyüzünü rahatsız etmiyorduk! Sanatta bizim ilham kaynağımız Tanrı idi! Yaratandı! Yaratan ne de güzel yaratmıştı kâinatı! Sadece dünya bile başlı-başına bir sanat harikası! Hangi heykeltıraşımız, hangi ressamımız Tanrının yapmış olduğu sanat eseriyle boy ölçüşebilirdi ki(?)! Ama hepimiz tanrının bir parçası olduğumuz için, elbet ki ondan ilham alarak yapıyorduk heykellerimizi ve resimlerimizi..
Yaşamak YAZMIKTI bizim için. Yazmak YAŞAMAKTI..! Doğum ve ölüm arasındaki kırmızı çizgi üzerinde geçen hayatımızı daha güzel yapmak için zaten hep YAZIYORDUK. Fakat diğer insanlardan elbet ki çok farkımız vardı. Belki de Tanrının standart ölçüleri içine çıktığımızın farkındaydık. Fakat asi, yani isyankâr değildik. Çünkü Tanrıya ulaşmak, ona kavuşmak ve onunla olmak için zaten standart insani sınırlar dışına çıktığımız için rahattık. Tanrı görüyordu bizi! Biz de tanrıyı..! O yüzden tüm yaşamımız ölü gibiydi! Yani ölmüş insandan farkımız yoktu! Ölü derken pasif, pısırık, bitmiş, tükenmiş anlamında değil! Ölüm çizgisini geçip sınırötesi hareket ve çılgınlık anlamında..! İşte bunun için hayatımızın mezarlıktan hiçbir farkı yoktu! Hayatım mezarlık, odam morg, masam tabut, kağıdım kefen..! Yazıyorum işte..! Yazmak bizim için nefes alıp-vermek gibiydi! Yazdıkça oksijen alıp-veriyorduk! Yazdıkça direniyorduk içimizdeki ve dışımızdaki zulme! Yazdıkça devriliyordu içimizdeki ve dışımızdaki putlar!
Yazmak YAŞAMAKTI..!
 
Ekleyen:  Muhsin AKIL
Tarih:  30.6.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Muhsin AKIL Yazıları
Hepimiz engelliyiz!Muhsin AKIL [ 8.4.2015 Devamı
Üşüyen Duyguların Gölgesinde Yaşama Sevinci..! Muhsin AKIL [ 29.3.2015 Devamı
Balıkesir’de Koruyucu Aile Dramı..! Muhsin AKIL [ 23.2.2015 Devamı
İnadına Yaşamak…Muhsin AKIL [ 9.2.2015 Devamı
Varlığımız ve yokluğumuz arasındaki ince çizgi..! Muhsin AKIL [ 26.1.2015 Devamı
Yaşamak Özgürlüğün Tanrı’ya Açılan Kapısıdır..! Muhsin AKIL [ 22.1.2015 Devamı
Dondurulmuş duygularım erimeye başladı..! Muhsin AKIL [ 12.1.2015 Devamı
YENİDEN MERHABA Muhsin AKIL [ 10.1.2015 Devamı
2023 bir sevdadır gönüllerde, bir şarkıdır dillerde..! Muhsin AKIL [ 3.3.2014 Devamı
DUYGU VE DÜŞÜNCELRİMLE BİR TOHUM GİBİ DÜŞTÜM TOPRAĞA..! Muhsin AKIL [ 19.2.2014 Devamı
İktidar-Cemaat çatışması üzerinden GERÇEKLERE derin bakış ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeler..! Muhsin AKIL [ 2.2.2014 Devamı
İki Aşktan Birisi Olan GAZETECİLİĞE İLK ADIM…Muhsin AKIL [ 27.1.2014 Devamı
…VE İLK AŞKMuhsin AKIL [ 19.1.2014 Devamı
Geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz?! Muhsin AKIL [ 13.1.2014 Devamı
Türkiye’deki küresel operasyonun perde arkası..! Muhsin AKIL [ 23.12.2013 Devamı
Ruhumuzda oluşan dalgalar üzerinde sörf yapmak..! Muhsin AKIL [ 15.12.2013 Devamı
DEVLET ve MİLLET OLARAK NE ZAMAN ADAM OLACAĞIZ?!Muhsin AKIL [ 24.11.2013 Devamı
İYİ Kİ VARSIN EFECE HABERMuhsin AKIL [ 7.11.2013 Devamı
Yılan Deliği’nde ne işim var(?)..!Muhsin AKIL [ 26.8.2013 Devamı
BEKLE ÇOCUĞUM GELİYORUM…Muhsin AKIL [ 18.8.2013 Devamı
ANNEMİM ÜÇ SIRRI !...Muhsin AKIL [ 11.8.2013 Devamı
ŞEHİTLER ÖLMEZ..!Muhsin AKIL [ 5.8.2013 Devamı
Yılanların Öfkesi (BİZ: Hem Devletiz Hem Millet) Muhsin AKIL [ 29.7.2013 Devamı
Devlet ve Millet olarak tarihte ne idik ve bugün ne hale getirildik!..Muhsin AKIL [ 22.7.2013 Devamı
Kendimizden utanmalıyız!.. Muhsin AKIL [ 15.7.2013 Devamı
İktidarın icraatlarına tarafsız ve objektif bakışım…Muhsin AKIL [ 8.7.2013 Devamı
DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZİ TUTSAK ETMEYİN İÇİNİZDE Muhsin AKIL [ 1.7.2013 Devamı
Gezi Parkı Eylemlerine Derin Bakış -3Muhsin AKIL [ 23.6.2013 Devamı
Gezi Parkı Eylemlerine Derin Bakış - 2 - Muhsin AKIL [ 17.6.2013 Devamı
GEZİ PARKI EYLEMLERİNE DERİN BAKIŞ..!Muhsin AKIL [ 10.6.2013 Devamı
Ölüm ve Öte arasında ince bir çizgi üzerinde YAŞAMAK!Muhsin AKIL [ 27.5.2013 Devamı
Evrende insan bir nokta ise...Muhsin AKIL [ 20.5.2013 Devamı
Türkiye-Suriye SAVAŞI için düğmeye basıldıMuhsin AKIL [ 13.5.2013 Devamı
İnanç ve amaç olmasaydı hayatın/(yaşamın) bir anlamı kalır mıydı?! Muhsin AKIL [ 29.4.2013 Devamı
Bu Yazıma Başlık Bulamadım!Muhsin AKIL [ 21.4.2013 Devamı
Sayfalar : 1  2  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam