Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29920566
Bugün Ziyaretçi :  11997
Aktif Ziyaretçiler :  11997

AMEN-RA’NIN LANETİ
 
.
“GÖZCÜ haykırdı; 'buzdağı!' kaptan tarafından derhal makine dairesine tornistan emri verildi, fakat dev gemi durmuyordu, hızını kesmesi için zaman lazımdı ve sisler arasında görünen buzdağı yaklaşıyordu, aşağıdan ise orkestranın ve eğlenen insanların sesleri duyuluyordu, buzdağı gemiye ulaştığında, Titan ters çalışan pervanelerin gayretiyle yan dönmüştü ama yetersizdi, kaptanla yardımcılarının çaresiz bakışları arasında buzdağı geminin sancak tarafına çarptı. Darbe hafifti, pek hissedilmedi. Kaptan o anda 'ucuz atlattık' diye düşünüyordu, ama birkaç dakika sonra gemi aniden yan yattı, buzdağı asıl yarayı su kesiminin altında açmıştı, yara öldürücüydü, çünkü uğursuz buzdağı Titan'ın bordasını jilet gibi keserek, parçalamıştı.”
 
(Yukarıdaki paragraf, tarihin en büyük deniz kazası Titanic faciasından 14 sene önce Amerikalı yazar Morgan Andrew Robertson tarafından kaleme alınmış “Titan” isimli romandan bir bölümdü.)
 
Anglo-Sakson emperyalizm savunucusu İngiliz yazar Rudyard Kipling'e duyduğu hayranlık nedeniyle kendisi de yazarlığa soyunan Morgan Andrew Robertson 1898 yılında “Boşyere-Titan Kazası” isimli ilginç bir çalışmaya imza atar. Romanda, Yunan mitolojisinde dünyayı yönettiklerine inanılan büyük tanrılara verilen “Titan” isminde dev bir yolcu gemisi vardır, hem de hiç batmayacağına inanılan bir gemi, tıpkı “Titanic” gibi.
 
Romanı ilginç kılan özellik ise, Robertson’un duyular dışı sezgi yoluyla doğrudan geleceği bilme yetisini kullanarak hikayesindeki geminin fiziksel özelliklerini, demir aldığı limanı, yolcu sayısını, kaza mahalli ile oluş şeklini daha Titanic kızağa konulmadan çok önce hissederek anlatmasıdır. Gerçekten de kitabın yayımlanmasından 14 yıl sonra, sanki zaman geri alınmış gibi dönemin en lüks ve büyük yolcu gemisi Titanic, Robertson'un yazdığı hikayenin batış sahnesindeki Titan’ın akibetini birebir yaşayacaktır.
 
Gerek yazdığı Titan ve gerekse diğer romanları pek ilgi çekmeyen Robertson, sıradan bir yazar olarak 1915 yılında ölür. Titan da unutulur gider. Hiç kimse de bu kehanetin farkına varamaz. Ta ki, 1980'li yıllarda Titanic hakkında geniş kapsamlı araştırmalara başlandığında söz konusu kitap tesadüfen tekrar ortaya çıkıncaya kadar.
 
Araştırmacılar, Titan ile Titanic'in fiziksel özelliklerinin yanı sıra, her iki facianın birbiriyle neredeyse örtüşen benzerlikleri karşısında hayrete düşerler. Nasıl düşmesinler ki! İşte bu özelliklerden bazıları;
 
Hikayedeki Titan, İngiltere'nin Southampton limanından New York'a gitmek üzere ilk seferine çıkmıştı; Titanic’de 14 yıl sonra ilk seferine bu limandan başlayıp aynı hedefe yönlenecekti.
 
Titan'ın boyu 248 metre, ağırlığı 50.000 ton; Titanic'in boyu 269 metre, ağırlığı 46.000 tondu.
 
Üçer pervanesi bulunan, 3000'er kişilik kapasiteye sahip iki gemi de 2223’er yolcuyla ilk seferlerine çıkmışlardı.
 
Gemilerde yeterli sayıda cankurtaran filikası yoktu. Titan'da 22, Titanic'de 20 filika bulunuyordu.
Hem Titan, hem de Titanic Kuzey Atlantik'te New Foundland yakınlarında buzdağına çarpmıştı.
 
“Tanrı bile batıramaz” denilen her iki transatlantiğin su yüzeyindeki son anlarında gemideki müzisyenler, insanların çaresizliği karşısında “Nearer, My God, Thee” (Tanrıya Daha Yakın) isimli aynı ilahiyi çalıp O'nu yardıma çağırmışlardı.
 
Her iki gemide de yeterince can yeleği vardı. Bu yüzden yolcuların büyük bölümü boğularak değil, -2 derecedeki suyun içinde hipotermi (vücut iç ısısının normal değerlerin altına düşmesi) ile can vermiş, böylelikle Titan'da 1513, Titanic'de 1517 kişi ölmüştü.
 
Titanic’le ilgili enteresan olaylar elbette ki bunlarla sınırlı değil. Yaşanmış onlarca garip olay daha var, ancak bunların içerisinde özellikle ilgimi çeken bir tanesi var ki anlatmadan geçemeyeceğim;
 
Amen-ra, M.Ö. 1500 yılında yaşamış Mısır prensesidir. Nil nehri kıyısında gömülmüş olan lahit içindeki mumyasını 1880'lerde dört zengin İngiliz, Luksor'da kazı yaparken bulup İngiltere’ye götürmek üzere satın alırlar. Ardından İngilizler’den birisi çölde kaybolur, diğer ikisi iflas eder, üçüncüsü de Mısır'lı bir işçi tarafından kazayla vurulur.
 
Fakat mumya yine de bir şekilde İngiltere'ye ulaştırılır. Londra'lı zengin bir iş adamı mumyayı satın alır ama ailesi kazada yaralanıp, evinde yangın çıkınca çareyi onu müzeye (British Museum) bağışlamakta bulur.
 
Mumya müzeye taşındığı esnada aniden ters dönüp düşünce işçilerden birinin ayağı kırılır, sağlıklı olduğu halde diğer işçi de iki gün sonra ölür. Müzedeki gece bekçileri mumyadan hıçkırık sesleri geldiğini söylerler. Bir bekçi görev başında ölü bulununca, diğer bekçiler korkup işi bırakırlar. Temizlikçiler mumyanın bakımını yapmayı reddederler. Çaresiz kalan yetkililer mecburen onu bodruma indirip sadece lahiti sergilerler.
 
Müzedeki bu olaylar gazetecilerin kulağına gidince, bir fotoğrafçı mumyanın resmini çeker, resmi bastığında ortaya korkunç bir insan yüzü çıktığını gören adam intihar eder.
 
Daha sonra mumyayı bir koleksiyoncu satın alır, onun da başına bir takım belalar gelince mumyayı çatı arasına kaldırarak sihirli güçler konusunda uzman olan Madam Helena Blavatsky'i çağırır. Blayatsky, evde çok yoğun kötü güçler hisseder, adam kadından bu şeytani güçleri kovmasını isteyince kadın, “bunu kovmak imkansız, en kısa zamanda ondan kurtul”
 
der. Ancak on yıl içinde yirmi kişinin ölümüne sebep olan mumyayı hiç bir müze kabul etmez.
 
En sonunda, Amerikalı arkeolog William T. Stead yüklü miktarda para verip mumyayı satın alır ve gemiyle İngiltere'den, New York'a götürmek ister. Fakat, kötü şöhreti yüzünden mumyayı gemiye almazlar diye çekindiğinden, onu otomobilinin altına yaptırdığı gizli bölmeye saklayıp arabayla birlikte geminin kargo bölümüne koydurur.
.
Bu geminin adı Titanic’tir.
 
Siz buna ister kehanet deyin, ister tesadüf, ister başka bir şey.
 
Adı her neyse, saklandığı yerden bazen Nostradamus’un dörtlüklerini, bazen de Robertson’un düşünsel zenginliğini kullanarak uyarıyor insanlığı…
 
Ekleyen:  Caner ÖZTAŞ
Tarih:  17.9.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Caner ÖZTAŞ Yazıları
VUSLAT...Caner ÖZTAŞ [ 2.11.2016 Devamı
BU NE DÜNYA KARDEŞİMCaner ÖZTAŞ [ 24.9.2016 Devamı
HOŞGELDİN EYLÜLCaner ÖZTAŞ [ 3.9.2016 Devamı
İP ÜZERİNDE MONAKO SARAYINA YÜRÜMEK...Caner ÖZTAŞ [ 7.3.2016 Devamı
ŞU AKKUŞ'UN GÜRGENLERİCaner ÖZTAŞ [ 19.5.2015 Devamı
MİTHAT’IN KULAKLARICaner ÖZTAŞ [ 8.5.2015 Devamı
GÜBRECİ HASAN PAŞA Caner ÖZTAŞ [ 23.4.2015 Devamı
KAÇIN, NİYAZİ GELİYOR!Caner ÖZTAŞ [ 8.4.2015 Devamı
SÜLEYMAN ŞAH MI, KRİSTOF KOLOMB MU?Caner ÖZTAŞ [ 23.2.2015 Devamı
13 KASIM SEVGİLİLER GÜNÜCaner ÖZTAŞ [ 11.2.2015 Devamı
HEPİMİZ ARNAVUTUZCaner ÖZTAŞ [ 25.1.2015 Devamı
2 LİRA 38 KURUŞ Caner ÖZTAŞ [ 16.1.2015 Devamı
YENİDEN MERHABA!Caner ÖZTAŞ [ 11.1.2015 Devamı
VAATİM GELDİ..! Caner ÖZTAŞ [ 11.3.2014 Devamı
BİR NUMARALI BAAYANN...Caner ÖZTAŞ [ 5.3.2014 Devamı
14 ŞUBAT DEDİĞİN... Caner ÖZTAŞ [ 13.2.2014 Devamı
PARALEL GALATASARAY Caner ÖZTAŞ [ 5.2.2014 Devamı
DİPLOMALI CAHİLLER Caner ÖZTAŞ [ 24.11.2013 Devamı
GERÇEĞİN EFELİĞİ, YAZARIN EFELİĞİ Caner ÖZTAŞ [ 7.11.2013 Devamı
GÜLE GÜLE RAMİZ DAYI Caner ÖZTAŞ [ 27.9.2013 Devamı
“Şeref katsayısı düşük İngilizler...” Caner ÖZTAŞ [ 22.5.2013 Devamı
BİR UFO GÖRDÜM SANKİ! Caner ÖZTAŞ [ 16.4.2013 Devamı
YEŞİL ŞAPKALI KADINCaner ÖZTAŞ [ 8.3.2013 Devamı
VAHİT'İN YALANLARICaner ÖZTAŞ [ 22.2.2013 Devamı
NASIL ÇAĞDAŞLAŞACAĞIZ?Caner ÖZTAŞ [ 17.2.2013 Devamı
TÜKÜRÜKTEN TEYYARE Caner ÖZTAŞ [ 31.1.2013 Devamı
YAZ KIZIM! Caner ÖZTAŞ [ 21.1.2013 Devamı
SEMİRBANK’IN NOEL BABALARI Caner ÖZTAŞ [ 19.12.2012 Devamı
DEMİR STENTLİ ADAM Caner ÖZTAŞ [ 17.12.2012 Devamı
PARAYLA KRAL YARATMAK! Caner ÖZTAŞ [ 3.12.2012 Devamı
ÖĞRETMEN ÖĞRETİR ‘ABC’ Caner ÖZTAŞ [ 25.11.2012 Devamı
DELİNİN SIRRI Caner ÖZTAŞ [ 15.11.2012 Devamı
GERÇEĞİN EFELİĞİ, YAZARIN EFELİĞİ Caner ÖZTAŞ [ 7.11.2012 Devamı
ÇİZMENİN İÇİNDEKİ YALAN! Caner ÖZTAŞ [ 4.11.2012 Devamı
ÖZÜRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK Caner ÖZTAŞ [ 22.10.2012 Devamı
Sayfalar : 1  2  3  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam