Kilis Yardımlaşma derneği 
 

 

 

 

 

Sevgisiz dostluk olmaz!

Devamı  

 Türkiye'nin tek buz müzesi binlerce ziyaretçi ağırladı

 

 


  

 



 
14 MAYIS'TAKİ SEÇİMLER İÇİN 6 ADIMDA OY

KULLANMA REHBERİ



 
DEVAMI

 

magazin

NEVİN BALTA'NIN SON
KİTABI YAYINLANDI

 Devamı 

CACA OYUNU CADDEBOSTAN KÜLTÜR MERKEZİ'NDE


 

 

 

Milli Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Temel ile Röportaj 


Klasik Türk müziği sanatçısı, icracı ve bestekar, Prof. Dr. Alaeddin Yavaşca, vefatının birinci yılında yad ediliyor.


KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI FİLM ARŞİVİ

 
 
 
  AKPINAR Temmuz 2017 Sayısı
 
 
 AKPINAR Mart 2017 Sayısı
 
 
 
Bir insanlık dersi...
 
 

 Orhan SELEN

Devamı

 

  
Hava Durumu Bilgileri

 
Döviz Kurları

Anket
Anket Seçilmemiş
Diğer Anketler

Ziyaretçiler
Toplam Ziyaretçi :  29940664
Bugün Ziyaretçi :  14598
Aktif Ziyaretçiler :  5792

YORGUN DÜŞ GECELERİNDE DÖKÜLEN HÜZÜNLER
 
Umutsuzluğun yorgun düşlerinden sıyrılıp kendime geldiğimde gerçeklerin kâbusa dönüştüğünü görüyorum. Kâbusa dönüşen düşlerim üzerinde solucanların işi ne?! İşte o zaman anlıyordum bir şeyler kaybetmekte olduğumu. Yıkılan duvarlarım arasında gezinen solucanlar gibi büzüşüyor ve kendi korkuluğuma çekilerek adeta kaybolmak istiyordum. Bir solucan gibi yaşamaktansa parçalara ayrılarak yok olmak geçiyordu içimden. Her bir paçası canlı ve her bir paçası yeniden çoğalıyor ve yeni bir solucan gibi kemiriyordu içimi. Ne zaman böyle düşünsem, ne zaman düşündüklerimi eyleme döksem ve ne zaman parçalara ayrılsam işte o zaman parçalara ayrılan gövdemin gölgesi altında ezilen duygularım kan sızardı. Sızan her damla kanda nice hüzünler gizliydi ah bir bilseniz…
 
Hüzünlerin alyuvar ve akyuvar sayısını bilecek kadar matematik bilgim yok..! Bu yüzden çok karmaşık hesaplar yapıyorum. Düşüncelerim, duygularım bile bazen birbirine karışır ve beni yanıltmakta… İçimdeki korkuları kusmamak için yutkundukça başım ağrıyordu. Ağrıyan başım tüm vücuduma vururdu bazen. O zaman da ateşim yükselirdi. Ateşimin düşmesi için buzlu hayaller torbası kordu annem eskiden. Ama şimdi annem çok uzaklarda… Şimdi sadece annemin nasırlı ellerinin kokusunu hissettim alnıma buzlu hayaller korken… İçim buruk olsa buzlu hayallerle bir süre avunmak zorundayım. Yarınlara yürümek baş ağrısına dönüşen tüm umutsuzluklarımı gidermek için…
 
Yalnızlığımın gecelerinde az mı seyrettim gökyüzünde yanıp-sönen yıldızları. Az mı düş topladım yıldızlar altında. Şiirlerime hep ilham kaynağı olmuştur böyle anlarım. İmgelere vurdukça mızrabımı yüreğim titrerdi. Titreyen yüreğimden çıkan ses kulağımı ne kadar tırmalasa da hoş bir seda idi benim için. Bu hoş seda da baloncuklar havada uçuşan duygularımın peşinden koşarken bazen tökezlediğim anlar olurdu. İşte en çarpıcı anlar bu anlardı. Bu anları anlayacak olanlar ancak şairler olabilirdi. Bu anlarda yazılırdı duygu yüklü imge dolu şiirler. Bu anlarda yazılırdı kederimiz… Ve bu anlarda dökülürdü duygular damla damla yüreğimizden… Gözçukurlarımız kuruduğu için yüreğimize vururdu gözyaşlarımız! Yüreğe vuran gözyaşları ister-istemez duygu seline dönüşürdü. O yüzden diyorum yüreğimiz… Çünkü yürek evimiz..!
 
Bir de yüreğimizdeki o mağaralar var ya..! İşte o mağaralarda uçuşan yarasalardan bahsetmek isterim. O mağaralardaki yılanlardan… Yalanların yılan olduğunu hiç anlattılar mı size? Ve kötü duygular yarasa olduğundan söz etmediler mi?! Yılandan korkup da yalandan korkmayanların insanlığından hep şüphe etmişimdir! Şüphelerim çoğaldıkça insanlar üşütüyordu beni! Bazen öyle üşürdüm ki, donmamak için ısınırdım sıcak duygularımla. Şüpheler buza çevirir insanın içini. Soğutur insanı..! Sıcak düşlere hasret duyguları nadasa bırakalı çok oldu. Üzerinden kaç mevsim geçti. Hele bir gelsin günü, bakın nice duygular ekeceğim yürek tarlama… Tarlamdaki ayrık otlarını da bir temizledim mi sormayın keyfimi artık… Yarınları bereketlendirmek için ekiyorum şimdi umut tohumlarımı yürek tarlama…
 
Bak güneş doğuyor anne… Bir elimde fırça diğer elimde tuval, güneşi yapıyorum anne gökyüzüne… Bulutları da unutmadım… Mavinin her tonu akıyor fırçamdan… Kırmızının etrafı sarardıkça saçaklarında beyaz yansımalar..! Artık gün ağardı ya tüm kâbuslar kayboldu anne… Gecenin şerri hayra dönüştü anne… Ama gecenin suçu neydi ki? İnsanın içinde şer olduktan sonra! İşin kolayına kaçarız hep suçlarız geceyi..! Oysa ki geceler hüzün vaktidir..! Geceler olmasaydı eğer gündüzlerin değerini anlayabilir miydik? Geceler olmasaydı eğer hüzün dolu şiirleri yazabilir miydik?! Geceler olmasaydı eğer tütün kokulu yarınlara nikotin gibi umutlarla bağlanabilir miydik?! O yüzden gecelerin kıymetini çok iyi bilmeliyiz…
 
Günler, aylar ne de çabuk geçiyor öyle… Yine kış mı geliyor… Bak, ağaçların yaprakları sararmaya başladı… Hüzünler de sararıyor yapraklarla birlikte… Karıncalar yiyecek taşıyor ‘karınca’ gibi yuvalarına… Yahu, zaten karınca dedik ya..! Karıncaya ‘karınca’ misali verilir mi?! Sararıp-solmuş yapraklar gibi dökülüyor şimdi yüreğime tüm duygularım… Aşka hasret umutlarımın üzerine atmış olduğum çizikleri sayarken yoruldum… Aşk teskeresi mi beklediğin?! Platonik aşlar mı daha güzel yoksa sanal aşklar mı? İyi de plâtonik aşk ile sanal aşk arasındaki farkı anlatsana hele bir?! Aralarında bir fark yok mu diyorsun?! Ha platonik ha sanal..! Yani, sanal alemde mertliğe yer yok diyorsun…Oynama öyle kelimelerle.. Karıştırma kafamızı.. Bırakın kendi haline tüm duyguları, düşünceleri ve umutları da aksın yatağına..!
 
Mermerden kuleler diksen de yüreğine yüreğin mermer gibiyse eğer merhamet yok derim sende. Pamuk ipliğine dizmiş olduğun masalları anlatsana hele bir! Hangisinden başlarsan başla! Senin masallarına o kadar çok ihtiyacımız var ki! Ya da pamuk misal güneşe serdiğin duyguları çırparken söylediğin şu güzel türkülerden söylesene hele bir! Hem yanık sesine hasret kaldık senin. Haydi, kırma bizi, söylesene..! Söyle be..! Bugün yine efkar bastı bizi! Söyle de biraz efkâr dağıtalım… Efkarsız kamber olmaz..! Sen mi diyorsun bunu! Yanlış söz etmeyesin! Bak uyarıyorum efkârsız diyorsun! Her neyse uyarması bizden..! Sen yine de söyle… Biz alıştık tüm yanık türkülere… Söyle be, hangisini söylersen söyle..!
 
Bakıyorum da öfkelerini çöpe atmışsın da kurtlarını döküyorsun sabah sabah… Nedir mırıldandığın? Diliyin altında bir şeyler var senin(?)! Çıkart şu diliyin altındaki baklayı! Seni böylesine sevinçten uçuran ne, hem de sabahın köründe(?)! Körü körüne desem değil zaten vakit sabahın körü! Körleri aydınlatmak için var diliyin altında bir şey! Anlaşıldı tebessümünden! Kalp gözümüzle ilgili demek! Kalbimizi yakın kılmak istiyorsun tanrıya! Tanrı dağını da kutsadın demek! Nuh’un gemisini ve o büyük tufanı hatırlattın bana. Keşke her şeyi böyle hatırlayabilsek… Kıyamet mi kopar! Kıyametin kopacağı da yakın! Her yakınlıkta zaten bir kıyamet kopuyor! Kendi kıyametimizi kopartmamak için biraz daha sabır diyorum. Sabreden koruk moruk olurmuş! Morukluk şarap gibidir! Yıllandıkça kıymetlenir..!
 
Lağım kokusu, leş kokusu ve şehvet kokusu birbirine karışınca karışıyor hep işler. Lağım dedik de mutfakta başlar tuvalette biter! Leş kokusu deyince de ar, haya, edep damarı çatlamışsa insanın fark etmiyor leş falan… Ne bulursa yiyor..! Helal-haram sorunu zaten yok. Sadece karnı doysun yeter..! Karınları birlikte doyuranlara ‘karındaş’ diyorlar galiba.! Kanka da neyin nesi öyle?! Karındaşa kardeşi tercih edenler de çoğalmaya başladı. Yakın eş-dost, akraba, yakından çok arkadaş ilişkilerinin yoğunluk kazandığı şu günümüzde insan sevgisi bile metrekare veya kilo ile satılmaya başlandı. Aşk/sevgi cazibesini yitirdi artık. Aşk/sevgi mi almak istiyorsunuz! Şehvet panayırlarında çığırtkanların işi ne?! Zaten aşkı/sevgiyi de ayak altına düşürdüler. Aşkı ayak altından alıp öpüp başımıza koymanın zamanı gelmedi mi?!
 
Ekleyen:  Muhsin AKIL
Tarih:  17.9.2012
İzlenme: 
Yazdır:Yazdır
Eklenen Yorumlar 
Muhsin AKIL Yazıları
Hepimiz engelliyiz!Muhsin AKIL [ 8.4.2015 Devamı
Üşüyen Duyguların Gölgesinde Yaşama Sevinci..! Muhsin AKIL [ 29.3.2015 Devamı
Balıkesir’de Koruyucu Aile Dramı..! Muhsin AKIL [ 23.2.2015 Devamı
İnadına Yaşamak…Muhsin AKIL [ 9.2.2015 Devamı
Varlığımız ve yokluğumuz arasındaki ince çizgi..! Muhsin AKIL [ 26.1.2015 Devamı
Yaşamak Özgürlüğün Tanrı’ya Açılan Kapısıdır..! Muhsin AKIL [ 22.1.2015 Devamı
Dondurulmuş duygularım erimeye başladı..! Muhsin AKIL [ 12.1.2015 Devamı
YENİDEN MERHABA Muhsin AKIL [ 10.1.2015 Devamı
2023 bir sevdadır gönüllerde, bir şarkıdır dillerde..! Muhsin AKIL [ 3.3.2014 Devamı
DUYGU VE DÜŞÜNCELRİMLE BİR TOHUM GİBİ DÜŞTÜM TOPRAĞA..! Muhsin AKIL [ 19.2.2014 Devamı
İktidar-Cemaat çatışması üzerinden GERÇEKLERE derin bakış ve Türkiye’yi bekleyen tehlikeler..! Muhsin AKIL [ 2.2.2014 Devamı
İki Aşktan Birisi Olan GAZETECİLİĞE İLK ADIM…Muhsin AKIL [ 27.1.2014 Devamı
…VE İLK AŞKMuhsin AKIL [ 19.1.2014 Devamı
Geceleri rahat uyuyabiliyor musunuz?! Muhsin AKIL [ 13.1.2014 Devamı
Türkiye’deki küresel operasyonun perde arkası..! Muhsin AKIL [ 23.12.2013 Devamı
Ruhumuzda oluşan dalgalar üzerinde sörf yapmak..! Muhsin AKIL [ 15.12.2013 Devamı
DEVLET ve MİLLET OLARAK NE ZAMAN ADAM OLACAĞIZ?!Muhsin AKIL [ 24.11.2013 Devamı
İYİ Kİ VARSIN EFECE HABERMuhsin AKIL [ 7.11.2013 Devamı
Yılan Deliği’nde ne işim var(?)..!Muhsin AKIL [ 26.8.2013 Devamı
BEKLE ÇOCUĞUM GELİYORUM…Muhsin AKIL [ 18.8.2013 Devamı
ANNEMİM ÜÇ SIRRI !...Muhsin AKIL [ 11.8.2013 Devamı
ŞEHİTLER ÖLMEZ..!Muhsin AKIL [ 5.8.2013 Devamı
Yılanların Öfkesi (BİZ: Hem Devletiz Hem Millet) Muhsin AKIL [ 29.7.2013 Devamı
Devlet ve Millet olarak tarihte ne idik ve bugün ne hale getirildik!..Muhsin AKIL [ 22.7.2013 Devamı
Kendimizden utanmalıyız!.. Muhsin AKIL [ 15.7.2013 Devamı
İktidarın icraatlarına tarafsız ve objektif bakışım…Muhsin AKIL [ 8.7.2013 Devamı
DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİZİ TUTSAK ETMEYİN İÇİNİZDE Muhsin AKIL [ 1.7.2013 Devamı
Gezi Parkı Eylemlerine Derin Bakış -3Muhsin AKIL [ 23.6.2013 Devamı
Gezi Parkı Eylemlerine Derin Bakış - 2 - Muhsin AKIL [ 17.6.2013 Devamı
GEZİ PARKI EYLEMLERİNE DERİN BAKIŞ..!Muhsin AKIL [ 10.6.2013 Devamı
Ölüm ve Öte arasında ince bir çizgi üzerinde YAŞAMAK!Muhsin AKIL [ 27.5.2013 Devamı
Evrende insan bir nokta ise...Muhsin AKIL [ 20.5.2013 Devamı
Türkiye-Suriye SAVAŞI için düğmeye basıldıMuhsin AKIL [ 13.5.2013 Devamı
İnanç ve amaç olmasaydı hayatın/(yaşamın) bir anlamı kalır mıydı?! Muhsin AKIL [ 29.4.2013 Devamı
Bu Yazıma Başlık Bulamadım!Muhsin AKIL [ 21.4.2013 Devamı
Sayfalar : 1  2  
Yazarlar
Prof. Dr. Anıl ÇEÇEN

HEM HER ŞEY DEĞİŞECEK HEMDE TÜRKİYE DEĞİŞMEYECEK
M. Yahya EFE

Dünya Engelliler Günü
Hüseyin TOPRAK

UYAN ŞAHİN UYAN GÖR NELER OLDU…
Harika ÖREN

İnsanlığın Kırmızı Çizgileri
Metin Mercimek

YAŞAM ANLAYIŞIMIZ SEVGİ OLSUN
Belma Demir AKDAĞ

BİR YIL DAHA GİTTİ
Ahmet GÖKSAN

GELECEĞİMİZİN YOLU
Sevgi Ünal

YAZMIŞ KIŞMIŞ
Münevver ÖZCAN

TANIK OL KARAR VER
Dr. İbrahim ATEŞ

ÂŞÛRÂ GÜNÜNÜN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Nevin BALTA

İzmir İktisat Kongresi 100 Yaşında
Şahika ÖNER

BENİM ANNEM!
Ayten YAVAŞÇA

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok
Fevziye ŞİMDİ

UMUT
Günseli RUMELİOĞLU

EVRİMİN GÜNCELLENMESi
Yekta Güngör ÖZDEN

Ne günlere kaldık…
Oktay ZERRİN

Anadolu Mektebi Okul Paneli
Arzu KÖK

Gençler!...
Dr. Doğan KUŞMAN

Müslüman mısınız?
Alev YILDIRIMCI

Zaman yok
Handan ÇÖLAŞAN

Bu DÜNYA
Bekir COŞKUN

Yazı bilmem
Orhan SELEN

UNUTKANLIK SALGINI
Elveda TANIK

LEBALEB KONGRE...

>>>>>>>>>>>>>>>>>>
 



 

 


>>>>>>>>>>>>>>>>>
 

 

 

 

Her Hakkı Saklıdır. Efe'ce Haber Gazetesi © 2008 Tasarım : Linear Yazılım

Reklam