Yüzlere bakıp, gözlerdeki fersizliği “hayra yor”muyorsan eğer; derin bir nefes almakta yarar var. Bu, mutsuzluğun boy aynasında poz vermenin ta kendisidir Güzelim. İyi tanı…
Duyguların siper aradığı bir sürecin tam ortasındasın demektir aynı zamanda. Fazla bir seçenek üretemezsin, var olan seçenekleri değil tam, bir çoğunu göremezsin bile…
Zor anlardır böylesi durumlar; aynen şu günlerde olduğu gibi…
Bol, temiz ve derinden nefes almaları önermek o sebeptendir. Düşünebilme alanını genişletmek; bir anlamda duygu gözüne “gözlük takmak”tır; “nefes almak”. İçinden sayı sayarsın ya da yüreğindeki mahpushane avlusunda “volta” attırırsın duygularına bu esnada. Duygu kasların gelişir, tüm düşünce melekelerin üşüşür beynine; her biri birer itfaiyeci eri misali…
Olmadı…
Buz kesen bir havada, gazı bitmiş bir çakmağı ovalar gibi ovalamaktasındır beynini. Veyahut ovalamalısındır. Son zerreyi kıvılcıma dönüştürebilmek için…
Bir türkü gelirse aklına; başlamalısın avazın çıktığı kadar bağırarak okumaya…
Ya da bir şiir düşerse aklına, “körün taşı” gibi örneğin; susmaktan iyidir mırıldanmak emin ol.
.
Başla mırıldanmaya dizelerini:
.
“Varsay ki güzelim, kurumuş bir yaprağım yerde gezinen
Varsay ki, Anadolu bozkırında bir devedikeniyim;
tek başına
ve yapayalnız.
De ki; deli dalgaların sürükleyip deniz ortasına
Eski bir tekneyim, salınan
kendi haline…
Marmaris’te bir zakkum ağacıyım
Akdeniz’in maviş sularına dalmış,
düşünen…
Beton saksılarda çaresiz tek dal ateş çiçeği,
metropol bulvarlarında esir…
Ne değişir?..
Eski bir konakta oymalı bir ahşap parçası olsam…
Silme dolu bir bardağım,
tek damlaya taşarım belki
Ağustos ortasında bir nefes serinliğe,
umutsuzum!..
Kırgınım serçenin gevezeliğine,
soytarılığına sincabın…
Kamera objektifi her hücrem,
Duygularım;
dokunmatik değil,
otomatik…
Leblebiden nem kaptığımı düşün,
güzelim!
Bugün, bir alabora günümdeyim;
vesselam…
Otuz üçünde, bir yetmişlik ihtiyarım
Yollarım tıkanmış,
Ve tükenmiş gibi takatim…
Neden?..
Kendi ülkemde yabancılığım!..
Ama
Yere düşmek yok
Umutsuz değil yine de bu yüreğim
İnadına
İnanç zincirlerimle bahtiyarım!..
Dut gibi duygu yüklü,
sarhoş kadar duyarlıyım çevreme
Varsay ki güzelim,
bir mezar taşıyım;
okunsun,
yazılarım.
Varsay ki, ölüm döşeğinde kanser,
artık bir sabah yeliyim;
belli belirsiz…
Bir varmış bir yokmuş,
örneğin…
Ah!..
İnsanlar,
insanlar,
insanlar…
Tanıyorum,
Biliyorum…
Çıkarcı,
kaypak,
yalancı;
yiğit,
serseri,
delişmen…
Olsun…
Yine de
seviyorum!..”(*) diyebilmektir; asıl mesele…
.
“Desen ne olur?..” diyenler olabilir; ki, yanıtı kısa ve basittir: “İnsanca bir yaşam” olur. Yüreklerin bozkırında bir devedikeni olabilmek az bir şey midir?.. Daha ne olsun ki Canımıniçi?..
.
(*) Şiir, “Varsay ki” başlığı ile Ocak-1991 Ayı’nda, Ankara’da yazılmıştır.
.
01 Ekim 2012 Pazartesi / Efece Haber Gazetesi – Süleyman Duman
|