Uykunun, göz kapaklarımı terk ettiği bugünlerde, öksüz yüreğimin seni aradığına tanıklık ettim yine dün gece…
Güz aylarında vadilere tırmanan sis bulutu gibi, yüreğimden her hücreme yürüyen bir kasvet duygusuyla kuşatıldı bedenim. Önce, sensizliğin zifiriliğinde tavuk körü gönül gözüm seçemediyse de seni, öksüz yüreğimin hıçkırıklarını duymuşçasına hayalin, dikiliverdi karşıma…
Gecenin ayazını unuttu yüreğim; o an…
Olanca aceleciliği ile pencere kenarına koşan ayaklarımı “ti”ye alan beynimle kavgaya tutuştuysa da yüreğim; kör testere olmaktan öteye geçemedi geceye karşı nafile sekterliğiyle. Ne gecenin ortasında bir ışık yakabildi beynime, ne gece boyunca yerinde saymalarla ısıtabildi gecenin ayazına karşı kendini…
Pencereden, olanca titizliğiyle dikkat kesilen gözlerime, bir el sallamayı çok gördü gece; sanki burkalı bir kadın edasıyla kara çarşaflar örtünmüş hayalin de boyun eğdi bu hengâmeye kıs kıs gülerek. Ya da bana öyle geldi; ne bileyim işte?..
Geceli gündüzlü kaç gündür böyleyim?.. Bilemezsin…
Bağ başında kuş kovalarken, güneşin hareketsizliğine kızardım çocukluğumda; “Tembelliği yüzünden akşam olmuyor”(!) diye düşünürdüm hep. Oysa güneşin hızının, kâinatın ritmiyle uygun adım yürüdüğünü yıllar yıllar sonrasında kavrayabilmiştim. Çocukluk işte…
Bu çocuk ruhumla ben, senin yaşam yolculuğunun yoldaşlığına talipken; uzaktan bir mendil sallamamı ister duruşuna ne desem bilmem ki?..
Zarfı açılmamış mektuptan farksız yüz ifadeni, okuyamıyorum ciğer parem; okuyamıyorum!..
Hayalimde bir tebessümün bile “Bayram Ziyafeti”dir; şu söz dinlemeyen, dizginlenemeyen yüreğime. İşte böyle Arkadaşım!.. İki Gözüm!.. Can Yoldaşım!.. Ciğerpare’m!..
Tükenen zamanın akışına kapılmışlığıma bakıp, kör duygu ve duyarlılıkların esirliğinde biçare misin? Yoksa arı-duru duygularıma kurban oluşumun sevabını toplamaya göz dikmiş yarı-buçuk bir Gönül Hırsızı mı? Bilemiyorum…
Bildiğim tek şey, seni sensiz yaşamanın zorluğudur. Anlıyor musun?..
.
ZOR!..
Her uyandığımda seni araması gözlerimin
Ağzımı açtığımda adınla papağanlaşması,
Dilimin;
Toslaması, her hareketinde
Ellerimin ıskalaması, ellerini
Zor!
Gelmesi, sana adımlarımın
Vardığım durakta
Yalnızlığımın karşılaması beni
Zor!
Her lokmamda seni yutarım
Her yudumda serinlerim seninle
Beynimin seni dinlemesi hep
Gözlerimin görmesi seni
Zor!
Gönlümün açılmamış goncası
Diz kapağımda yaram
Dikeni ayağımın
Olman
Zor!
Tanımsız duyguların adamı için
İşkembe çorbasında sarımsak
Pilavda tereyağı, buram buram
Bir nehrin akışında, coşku
Tarlada başağın dansı rüzgârla
Tatlıda kaymak
Arı duru duygulara kardeş
Olabilmek,
Zor!
Hey!
Be güzelim;
Hayal etmek özgürce
Ve yaşayamamak seni
Zorların en güzelini,
Yaşamak
Zor!
17.05.2007 Ankara
Efece Haber Gazetesi / 17 Aralık 2012 Pazartesi – Süleyman Duman
|