Cumartesi Günü, Gıda ve Tarım Konfederasyonu Konferans Salonu’nda, Dostum-Gazeteci-Yazar Muhsin Akıl’ın yeni çıkan kitabının Tanıtım Toplantısı’ndaydık. Tanıtım yerini bulmada zorlananların çokluğuna rağmen ilgi oldukça iyiydi…
Bizim Kitaplar Yayınevi’nden “Yılanların Öfkesi-Biz; Hem Devletiz Hem Millet” başlığıylapiyasayaçıkarılan Muhsin Akıl’ın yeni kitabı, oldukça ilginç…
Aynı gazetede yazıyor olmanın şansıdır; Değerli Muhsin Akıl Kardeşim’den dinlediğim güncel siyasi olaylara yaptığı umutlu ve ilginç değerlendirmelerin, nasıl bir yaşanmışlık birikiminde temellendiğini hep merak eder, sorularımla belki de kendisini bunaltırdım. Henüz tamamını okumaya zaman bulamadığım “Yılanların Öfkesi”ni okudukça anlayabileceğim umudu doğdu içimde…
Kitabın başında yer alan “Mahrumiyetin ve yalnızlığın diğer bir adıydı Aladağ” başlığı altında, Konya-Hadim çevresi üzerinden, güzel bir Anadolu tasviri yapıyor. Anadolu toprağının zenginliği, kokusu ve cömertliğinin, o toprağın insanlarının kişiliğiyle nasıl kaynaştığını görüyorsunuz. Adeta Fakir Baykurt Romanları’ndaki kırsal yaşam tadı ve kokusu sarıyor benliğinizi ama bir Köy Romanı değil bu…
Roman Kahramanı Muhlis’in hayat serüveni olarak kaleme alınan roman; Çocukluk yılları, ilk aşkı ve gazetecilik merakıyla girdiği bambaşka bir ilişkiler dünyasında ilerliyor…
Tamamen yabancısı olduğumuz bir dünyanın ilginç ve farklı yüzler, okuyuculara yansıtılmaya çalışılmış. Öyle ki; Muhsin Akıl’ın kendi deyimi ile “… gerçek hayatın hayalle süslendiği bir (…) roman” olmuş…
Bir ülkenin tarihini şekillendiren en önemli unsurlardan birisi coğrafyasıdır; yani, toprağıdır. O toprak ki; üzerinde barındırıp yaşattığı insanların kişiliğini biçimlendirir büyük ölçüde…
“Yılanların Öfkesi”, bu ilişki ve etkileşim zincirinin akciğer filmi gibi…
Ne kadarı gerçek, ne kadarı hayaldir? Her okuyucunun yaşam felsefesi ile gerçek yaşamında kazandığı deneyimleriyle, hayal kurma becerisine bağlı olarak değişebilir…
Kitap kapağında yer alan tanıtım yazısında “Yıllarca devletimizin ve milletimizin üzerinde korku imparatorluğu oluşturarak tarihimizi, kültürümüzü, temel inanç ve değerlerimizi yok etmeye çalışan 75 yıllık emperyalist dış güçlerin dayattığı sahte derin devlet anlayışının ipliğini pazara çıkartan ve bu milletin üç bin yıldır sürüp gelen gerçek devletçilik anlayışının yeniden zuhur etmesi için yazılan bir gerçek derin devlet romanı..!” denildiğine göre; örtük de olsa romanda anlatılan olayların gerçek yanının ağır bastığı izlenimini ediniyorsunuz…
Tertemiz, buram buram iyi niyet kokan Yazar’ının tüm duygu ve kişilik özelliğini yansıtan “Yılanların Öfkesi”nin, özellikle de Yakın Siyasi Tarih’imize meraklı okuyucular için sürükleyici ve düşündürücü olabileceğini sanıyoruz…
“Yılanların Öfkesi”, içerik yönüyle anlatılması ve anlaşılması kolay bir roman değil. “Gerçek hayatı hayalle süslemek” adına gerçekle örtüşmeyen yanlarına takılmamak da gerekiyor.
Örneğin; “Yurdumuz işgal altındaydı. Umutların bittiği bir anda Mustafa Kemal isminde bir yiğit çıkmıştı ortaya. Osmanlı’nın ileri gelenlerinden oluşan son ‘gizli meclis (ki Osmanlı’nın ‘derin devleti’) bu görev için Mustafa Kemal’i layık görmüştü, hem de birçok paşa içinde…” gibi bölümlerde zorlamaları (ya da zorlanmaları), “Hanedanlığın ihanetine deterjanlık” ya da “Mustafa Kemal’ bir Devlet Kurucusu olarak değil, basit bir Çete Reis’i olarak görülmüş” vb.gibi… önyargıyla okumamak gerekiyor…
Yalan Kayası’na döndürülmüş Anadolu gerçeğine, Yılanların Öfkesi’yle ışık tutmaya çalışmış Muhsin Akıl Kardeşim. Kendisini kutluyorum; başarılı eserlerinin devamını diliyorum…
Efece Haber Gazetesi / 18 Mart 2013 – Süleyman Duman
|