Dün akşam içtim yine. Şişenin dibini göresiye; seni görememenin hüznüyle kahrolup ölesiye içtim…
Gökyüzü bozdu aniden. İçimi kaplayan kasvetler gibi, gökyüzünü karabulutlar kapladı. Şimşekler çakıp gök gürültüsü patlarken dışarıda, ben şişeyle kadehi tokuşturup eşlik ettik birbirimize…
Ruhun bile duymadı...
*
Aslında güzel düşler kurmaya oturmuştum masaya. Kurmaya başlamıştım da işin doğrusu. Karabulutlar mı gözlerimi ayarttı, yoksa gözlerim mi kara bulutlara uydu; bilemiyorum? Bir düete başladılar birlikte…
Düşlerim harabeye döndü birden; kasvetin kelepçesine esir düştü yüreğim, çaresiz…
Biliyorum; varlığım, milyarlarca var olanların arasında bir farksız nesnedir senin için. Oysa dürbüne tersten bakan bir çift gariban gözden farsızdı yüreğim yine dün gece. Dün gece karanlığın olanca boğuculuğunda buldum kendimi; sensizliğinde bir daha. Sessiz bir gecede, ıssız bir evrenin kimsesizliğine yuvarlandığımı duyumsadım…
Ruhun bile duymadı...
*
Sitem ettiğimi düşünmeni istemem…
Üzülmeni de…
Benim, kendimden menkul dünyamın karanlığında, yaşadıklarıma ortaklığını da istemem asla. Kendi ikliminde boy vermişliğimle değil, çırpınışlarımın darbelerinden seni ırak tutmaya çabalayışımla ve de yanlış anlaşılmışlığımla kahrolurum yoksa; gözümün bebeği…
Bilemiyorum; anlar mısın beni?..
Kadehlerin yol arkadaşlığında yürüdüm, dün gece saatler boyu anlayacağın…
Kadehlerin yol arkadaşlığı mı kesmedi beni, yoksa gece yolculuğum mu uzundu anlayamadım ama gözümü açtığımda güneşin pencereden alın çatıma nişan aldığını gördüm sessiz sedasız. Görmemle yataktan fırlamam bir oldu. Güneşin hedef tahtasından fırlamanın becerisi, senin yeniden beynime mesken tutmuş hayalin, güneşte kalarak keleğe dönen duygularımdan, yüzüme çarptığım çivi kesen su bile ayıltamadı; ayıramadı beni…
Ruhun bile duymadı...
*
En iyisi, şu dizelere yükleyip duyguları; postalayalım:
GÖZÜMDE SEN VARSIN, SÖZÜMDE DE SEN.
Hayalin içimde sır oldu benim,
Gözümde sen varsın, sözümde de sen.
Bir minik tebessüm piyango bana
Gözümde sen varsın, sözümde de sen.
Yüreğim çırpınır kurbanlık gibi,
Gerçekler önümde fermanlık gibi.
Hayalin gözümde bayramlık gibi,
Gözümde sen varsın, sözümde de sen.
Erişilmez misin, yoksa hayal mi?
Gözümde bir resim, yoksa tuval mi?
Bilemem cevap mı, yoksa sual mi?
Gözümde sen varsın, sözümde de sen.
Efece Haber Gazetesi / 15 Nisan 2013 Pazartesi – Süleyman Duman
|