İletişim; bir olayı, bir durumu, bir fikri bir yere iletmekten ibaret olduğu sanılsa da, “iletişim” sözcüğü mekanik çağrışımlar da uyandırır.
Kendi elimizle yarattığımız teknoloji krallığının maiyetindeki insan, makineler haline dönüştükçe, iletişim çağının temel sorununun iletişim(sizlik) olduğunu görmekte zorlanır.
İşin üzücü yanı iletişim kurmayı bilmediğimizi bilmiyoruz.
Bilmediğimizi inkâr ediyoruz.
Sonra da sıkça yanlış anlaşılmaktan şikâyet ediyoruz…
Nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alışverişi “iletişim” olarak tanımlanabilir.
İletişimde; iki yönlü bilgi aktarımı şarttır.
Tek yönlü bilgi aktarımı, bilgilendirmedir.
Dolayısıyla bireyler arasındaki her konuşma, iletişim değildir.
Örneğin: ”One minute”, “bir daha da gelmem”…
İletişimin amacı; insanlar arasındaki düşünce ve duygu alışverişiyle alan ve veren arasında bilgi, düşünce ve tutum ortaklığı yaratmaktır.
Sosyal bir varlık olarak insan; tüm yaşamı boyunca fizyolojik, sosyal ve duygusal gereksinimlerini karşılamak, varlığını bildirmek ve varlığının farkındalığının kendisine bildirilmesi ihtiyacındadır.
Bu ihtiyaç içinde sözlü ve sözsüz iletişim yollarına başvurulur.
Düşünürken-yazarken sürekli sembollerden oluşan dili kullanmaktayız anlam yaratmak ve paylaşmak adına…
Mevlana der ki ;”Ne kadar bilirsen bil söylediklerin karşındakinin anladığı kadardır”.
İletişim; anlamayı anlaşmayı sağlar,
Anlama ve anlatma ise bilmeyi,
Bilgi sevgiyi saygıyı ve hoşgörüyü getirir.
Bilginin en önemlisi, en değerlisi kendini bilmektir.
Bir kısım insanlar konuştuğunu sanır ama bir şey söylemez.
Bir diğeri konuşur, çatlatır…
Bir kısım susarak konuşur.
Bir kısım konuşarak susar…
|