Evrensel bir bilgi iletişim şekli olan telepati;
Âşıkların,
Anne ve çocukların,
Çok samimi dostların,
Kardeşlerin veya buna benzer birbirleriyle sempati bağları bulunan insanların, birbirlerini konuşmaksızın kolaylıkla anlayabilmeleri-anlaşabilmelerinin sebebi; sempati ile gelişen aynı frekansların eşleşmeleri ile oluşan telepatidir.
Bu kişiler, zihinsel ve ruhsal güçlerini, kapasiteleri oranında bilinen duyular ya da herhangi bir araç kullanmaksızın uzay ve zamansızlık içinde her yere ve her yöne yönlendirebilirler.
İki zihin ( alıcı-verici ) arasında imaj, fikir, sembol tarzında ortaya çıkan bir alışveriştir telepati.
Eskiden radyo ve televizyon yokken dalgaları vardı.
Ancak, kulaklar ve gözler bunları algılayamıyordu.
Radyo, televizyon gibi aletlerin icadı ile beş duyumuzla algılayamadığımızın da var olduğunu anlamış olduk…
Hayvanların depremi, kokuyu, sesi, farklı frekanslarda algılamaları, ruhsal tesirlerle telepati oluşumunun bir ifadesidir.
Devamlı çalışarak bu yetenekler de geliştirilebilir.
Heyecansal uyum ve sempatinin etkisi bu yeteneğe olumlu katkı sağlar.
Modern dünya insanı aklının ermediği veya alışamadığı şeylere doğaüstü tanımı yapıp geçer oysa bu fenomenler (görüngü); bir kez test-etüt edildiğinde prensiplerinin mantıksal olduğu görülür…
Düşünce nakli (telepati) işlemi yani bir kimsenin zihnindeki herhangi bir düşüncenin bir başkası tarafından algılanması basit bir işlemdir ve bunu esrarengiz-mucizevî-hikmetli hiçbir tarafı yoktur...
İçimizde; şüphe, vesvese, tereddüt, karamsarlık, güvensizlik gibi duygulardan arınarak konsantrasyonumuzu bozmayacak dış uyaranlardan ( ses, ışık, gürültü v.s) kendimizi yalıtarak algılarımızı güçlendirebiliriz…
Yorgunluk, keyifsizlik, sıkıntı, stres ve heyecan halleri algılarımızı sabote eder…
Araştırmacılar;
Avustralya daki bazı orman kabilelerinin,
Yeni Zelandalı Maoris’lerin,
Hindistan halkının,
Fakir Yogi ve Keşişlerin, kendilerini tanıma yolunda keşfettikleri yeteneklerini insanlara sergilediklerini biliyoruz. Bunu için de hayatları boyunca konsantrasyon için çalışmaktadırlar.
Dolayısıyla birtakım fenomenleri uygulamada başarılılar.
Afrika da bazı kabileler bu yeteneklerini haberleşmede kullanmaktadırlar. Büyük sahra çölü vahalarında yaşayan bu kabileler; bulundukları vahaya yaklaşmakta olan kervan konvoylarını bin mil (1600km) ötelerden, içindeki canlılar ve öteki ağırlıklarıyla birlikte algılayabilmektedirler. Örnek; tabu yerlileri.
Teozofi ve tasavvufta ustalaşmak isteyenlerde telepati yeteneğini geliştirip kullanmak yaygındır.
Bu gibi ehil kimseler kendi bölgelerinde; “olgun ve keramet ehli” olarak değerlendirilir
Telepati ile Durugörü aynı şey değildir…
“Allah’ın bildiği kuldan saklanmaz!” Ne demekmiş? Düşünelim…
|