Kal geldi deriz ya…
Benim de kalemime kal geldi.
Ağzı olan konuşu yor, misali yazar enflasyonu da var ülkemizde…
Yazıyorlar, yazıyorlar…
Dedikodu kazanı kaynıyor…
Çoğu negatif yüklü sataşmalar…
Ne demiş peygamber?
Demiş ki; “söyleyeceksen hayır söyle, ya da sus”.
Yani, çözümün parçası ol.
İki aydır yazamıyorum. Benim yazma ve okuma amacım; hayatın karmaşası içinde düşünmeyi, söylemeyi, yapmayı, yaşamayı… v.s. unuttuğumuz şeyleri hatırlatarak aklımızda, zihnimizde, bilincimizde, benliğimizde, yani yaşamımızda ki yerini ve önemini sorgulayıp test etmektir.
Yazdıklarımı şöyle bir hatırlayacak olursak;
İlkyazım “güven elim”di.
Okuyucularım arasında acaba kaç kişi güven, özgüven, kompleks, iletişim, strateji, bilgi kirliliği, korku, cesaret, , yaşam, yobazlık, din algısı farkındalık, şimdi, durugörü, telepati, kader, vicdan, özgürlük saygı- sevgi, kişisel gelişim, NLP misyonerliği, çaresizlik, kendini sevmek, kin, mantık –duygu, kendini veya başkalarını aklamak, kavramlar, kısaca kendini bilmek konularında kısacık hatırlatmalarımdan esinlenerek; benliğinde yeni farkındalıklar yaratabildi? Yani, farkındalığını arttırarak kendini bilme yolunda gelişme sağlayabildi mi?
Duyduğuna inanmayan, gördüğünün de yarısına inanan dostlarımın- okurlarımın sayısı arttı mı?
Mesela; Saddam’ın, Bin Ladin’in, Arafat’ın, Amerika tarafından öldürülmediğini, halen yaşadığını düşünenlerin sayısı da artacak mı?
Tecavüzcüsüne âşık olma sendromu gibi ülkeyi satıp, sivil darbe yapanlara rağbet, yalakalık azaldı mı?
Aslında; işgal altında olduğumuzu fark edenlerin, medyanın tamamen kurgu olduğunu ve kapitalizmin uşağı olduğunu bilenlerin, zamanını sanal ve kurgu tuzaklarından uzak üretmeye yönelik yaşayanların sayısı arttı mı?
Bunları çok merak ediyorum…
Oluyorsa bir katkım bilmek gayretimi arttıracak.
Yüksek farkındalıklar da var olmak gayretiyle;
Yorumlarınızı bekliyorum.
|