Özgürlük çok uzakta değil,
Hemen senin arkanda…
Sen gerçek olduğunda kapı açılır.
Ama öyle bir yalancısın, öyle sahtekârsın, öyle bir ikiyüzlüsün ve öyle derinden sahtesin ki özgürlüğün çok uzakta olduğunu düşünüyorsun…
Gerçek bir insan kendisini mutlu eden şeylerle hareket etme cesaretini gösterir…
Eğer fakir kalırsa, fakir kalır, bu konuda bir şikâyeti yoktur, bir garezi yoktur…
“Ben kendi mutluluk yolumu seçtim. Zenginim, çünkü mutluyum” der.
(OSHO)
Her türlü imkânsızlığın içinde, bu toplumda, bu ülkede, özgür olmayı, özgürlüğünü yaşamayı başarmış birisi olarak bunları yazıyorum.
Osho’nun yukarıdaki sözleriyle de; hayatta herkesin olmak istediği sosyal, ekonomik ve kültürel güce-imkânlara sahip olupta, “ben özgür değilim” diyenlere seslenirim.
Öyleyse özgürlük; imkânsızlıklarla belki geçici bir süre için kısıtlansa da, asıl özgürlük zihnimizde, kalbimizde, ruhumuzda…
Bedel ödemeyi peşinen kabul eden kimse özgürdür…
Özgürlük, mutluluktur. Yani; neşe, doyum, huzur, tatmin, eğlence, oyun, sağlık, vecd hali, coşkudan kanatlanma, şefkat, cömertlik, dostluk, yaratıcılık, ümit, gibi duyguları yaşayamıyorsan yaşatamıyorsan özgür sayılmazsın…
İnsanın kendi kararlarını kendi istemine ve düşüncesine göre belirleyebilmesi, kendi seçimlerini kendi iradesiyle yapabilmesi özgürlüktür.
Özgürlük bir hak olsa da, bütün haklar özgürlük değildir.
Hak; özgürlüğün usulü, güvencesi, gerçekleşme aracıdır.
Özgürlük; bütün hakların ortak kökenidir. İnsanın öncelikle kendisinden memnun olmasıyla elde ettiği bir duygudur.
İnsanın gerçekleştirebildiği kadarıyla benliğini dış dünyasıyla birlikte kendi ruhsal dünyasına kabul ettirmesidir. Yani; kişisel bütünlüğü sağlamaktır.
Duygular; ruh dünyamızda köken alırken, bir sürü yanlış öğrenilmişliklerin azizliğiyle insanı kısır ve basit nitelemelerin iğretiliği içinde kendi içlerine hapsederler…
Duyguların içine tutsak olmak, özgürlüğü kumdan kalelere sokmak demektir.
Asıl olan; duyguları yaşandığı zaman süresi içinde değil, gelecekte ve daha henüz yaşamadığı fakat yaşayacağı tüm zamanlar içinde kendi yararına (nabzını ikiyüzlere çıkarmadan ) kullanma becerisi göstermektir.
Siyasi ve ideolojik düşünce kalıplarından kurtulmaktır.
Ruhsal tekâmülü tatmadan da özgür olamayız…
Bilgelik; özgürlük yolculuğunda varılacak en önemli hedeftir.
Kurallar ve yasalar doğrultusunda bir şeyler yapmak zorunda kalındığında bunu dayatmayla zorlamayla yapmak değil, doğal olarak yapıp, zevk alarak gerçekleştirebilmekte özgürlüktür.
Akılla duyguyu dengelemek,
Alternatifler- tercihler yapabilme hakkına sahip çıkmak,
Huzurlu ve mutlu yaşamayı becerebilmek,
El âlem için maske takıp gezmemek,
Önce kendine sonra yakınlarına karşı dürüst açık ve samimi olabilmek,
Yani; “ya olduğun gibi, ya da göründüğün gibi olmak” özgürlüktür, mutluluktur.
Sağlıklı, mutlu, özgür bir yaşam dileğiyle…
|