Elbette seçilir…
Kendini mutlu edemeyen okuyucularım; bir önceki yazımda kısaca bahsettiğim bilinç ve bilinçaltı özelliklerini anımsasın lütfen.
Haklılık ve korku kayıtlarını; sevgi ve barış enerjisiyle bildiğimiz veya kolay öğrenebileceğimiz yöntemlerle değiştirebiliriz.
Seçimlerimiz değil miydi kaderimizi belirleyen?
Varoluş amacımızı keşfedebilmek, daha doğru ve bizi zorlamayan seçimler yapmamızı sağlayacaktır.
Kullandığımız sözcükleri özenle seçersek,
Hiçbir şeyi kişisel algılamazsak,
Varsayımda bulunmazsak,
Daima, yapabildiğimizin en iyisini yapmaya çalışırsak mutluluk temelini atmış, çatısını da tamamlanmış oluruz.
Bu yapıyı tamamlamaksa, irade işidir.
İrade eksikliği, düşük kaliteli bir varoluş biçimi olacağından cazip gelen yerine, doğru olanı yapabilmeli ki, kendi irademizi kullanmış olalım.
( Doğru olan; öncelikle kendi beden ve ruh sağlığımızla, tüm varoluş formlarının hayrı gözetilerek yapılandır.)
Özgür seçim kararlarımızı eyleme dönüştürerek, kendimizi değiştirme iradesini kullanmalıyız.
“Nereye gittiğini gerçekten bilen insana dünya kenara çekilirmiş” sözünü yaya trafiğinde de test edebiliriz.
Karasız ve istikrarsız adımlarla, gelen geçene yol vermeye çalışarak caddede dolaşın bakalım…
Herkese ve her şeye çarparak, sinir harbi içinde yol da alamadığımızı göreceksiniz.
Sorumluluğu ötekine atmak, değişmeye direncin bir göstergesi olup;
“İçinde bulunduğum durumdan kurtulmam için bir şeyler yapmamın faydası da yok!” Yanlış düşüncesini doğurarak, beden ve ruh sağlığını da olumsuz etkileyecektir.
Mutsuzluklarımızı, geviş getirmeden…
Olaylardan, su ile süt gibi karışmadan, zeytinyağı gibi ayrışık kalarak.
Özellikle de; olduğumuz gibi dosdoğru olarak, mutlu olmayı seçmiş olacağız.
Mutlu varoluş çalışmaları dileğiyle…
|