İşte mesele bu!
Neyi? Nasıl? Kimlerle?
Neyi olacak? Üzerinde yaşadığımız bu cennet vatanın- ülkemin aydınlık ve çağdaş geleceğini.
Aslında, hiç kimsenin sömürülmesini istemiyorum. Her normal insan gibi… Dünyanın neresinde olursa olsun, İnsanların; güvenli, sağlıklı, üretken, verimli ve mutlu yaşamalarını istiyorum.
Kimlerle mi?
Maslow’un, insan psikolojisi teorisi ne göre, kişilik gelişimi o an baskın olan ihtiyaç kategorisinin niteliği tarafından belirleniyormuş.
Birey, bir kategori deki ihtiyaçları tam olarak giderilmeden bir üst düzeydeki ihtiyaç kategorisine geçemiyormuş. Kişilik gelişimi de o düzeyde kalırmış.
Örneğin, Günlük olarak karnını doyurabilen, fakat güvenlik içinde bulunmayan biri, kendini sürekli olarak olası bir tehdit altında algılıyorsa, dünya görüşünü değiştirmek için kitap okumak gibi bir gereksinim de duymayacakmış…
Yani;
Fizyolojik ihtiyaçlar doyurulmadan, güvenlik ihtiyacı duyulmayacak,
Güvenlik sağlanmadan ait olma duygusu hissedilmeyecek,
Ait olma duygusu tatmin olmadan sevgi ve sevecenlik olamayacak,
Sevgi ve sevecenlik yoksa saygınlık ta olamayacak,
Saygınlık kazanılmadan,
Kendini gerçekleştirme ihtiyacı hissedilmeyecektir.
Siyaset Çınarım acaba hangi düzeydeki kişiliklerle yola devam ediyor?
Gündelik koşuşturma içinde, her düzeyde yöneticileri kontrol edebiliyor mu?
Cumhuriyetçiliğin, Laikliğin, Milliyetçiliğin, devletçiliğin ve devrimciliğinin korunması davasının önemini kavramış, içselleştirmiş yöneticiler iş başına gelebildi mi?
Bence, henüz değil!
Ülkeme yapılanları bilen farkındalığı yüksek biri olarak yakın çevremi şöyle bir etüt ettim.
Bütün varlığımı koyarak bu davada hizmet etmek isterken tanıdığım kişilerle yola devam edilemeyeceğini düşündüm.
Şöyle ki;
Onlarca bayanın-insanın-halkın-partilinin toplantısına iki eli kot pantolonunun minik ceplerinde genç bir başkan içeri girdi…
Kendince selamlaştı…
Yeni katılım ve üyelerle 180 derecelik bir ters açıyla yüzlerine bakmadan tokalaştı.
Kol başkanı konuştu; paramız yok arkadaşlar. Köy saha çalışması için aramızda para toplayalım, hediyeler alalım dendi…
Kendilerine sunulan özel bir çalışma dosyasını, lütfedip günlerdir inceleyip bir istişare de bulunamadı.
Yıllardır partiliyim diyen biri, kapı komşusu gönüllüyü lütfedip bir kere bile aramadı.
Kendileri ile özel konuşmak isteyen bir üyeyi şimdi gitmeliyim şununla konuş diye başından savdı.
Halka böyle mi ineceğiz?
Ben; zengin, nüfuzlu, hatırlı, kariyerli v.s.yönetici istemiyorum!!!
Ben adam gibi adam istiyorum. Kendini aşmış, ahlaklı dürüst azimli farkındalığı yüksek kişisel hiçbir beklentisi olmayan, mütevazı 6. basamağa ulaşmış yöneticiler istiyorum.
Ancak; böyle yöneticilerle kazanırız aydınlık geleceğimizi.
|