Ulusal birliği sağlayabiliriz!
Fransız Devriminin tarihsel süreci; krallık rejiminin aristokrasiye dayanan eşitsizliği ve ayrıcalıkçılığı, toplum içersinde büyük tepkilere neden olurken; insanlar bu gidişata bir araya gelerek “dur!” diyebilmişlerdir.
Böylesine büyük bir adaletsizliğe karşı, bütün toplumun karşı çıkışının öne çıktığı, büyük bir haksızlık düzenine karşı; insanlar bir araya gelerek oluşturdukları toplumsal güçle, dayanışma sayesinde siyasal iktidarı değiştirmişlerdir.
Polonya da, Fransız Devrimi’nden sonra Sovyet sömürgeciliğine karşı ayaklanarak ulusal devrim gerçekleştirmiştir.
Alt kimliklerin aşılarak, her devlet ya da toplum, ulusal çıkarları doğrultusunda dünyaya açılırken uluslararası ilişkilerini; gene ulusal çıkarları doğrultusunda geliştirirken, ulusal birliklerini öncelikle korumak ve zaman içersinde güçlendirmek zorundadır.
Bunun için de sahip olunan dayanışma düzenini öncelikli olarak düşünülmeli ve hiçbir dış ilişki sırasında iç bütünlüğü, toplumsal dayanışmayı, ya da ulusal birliği tehlikeye atabilecek girişimlerde bulunulmamalı.
Toplumsal dayanışmanın sağladığı ulusal birliğin korunmasıyla, ulusal yapıların ve devletlerin yapılarını kuruyabilmeleri ve zaman içersinde güçlenerek, devletlerarası büyük oyunda kendi ulusal çıkarları doğrultusunda hareket edebilmeleri mümkün olabilmektedir.
Ulusal değerlerin toplumun bütün kesimlerince kabul edileceği ve geleceğe dönük bir süreçte korunarak savunulduğu ülkelerde, toplumsal dayanışma ile birlikte ulusal devletin temelinde var olması gereken birlikteliğin güçlendiği görülmüştür.
Türkiyeli olarak biz de başarmak zorundayız ve de başaracağız!
Bir sonraki yazımda; neler yapmalıyız anlatacağım.
Bugün ki yazımı Friedrich Nietzsche’nin sözleriyle bitiriyorum:
“Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder. Cahil toplumla seçim yapmak, okuma yazma bilmeyene hangi kitabı okuyacağını sormak kadar ahmaklıktır. Böyle bir seçimle iktidara gelenler, düzenledikleri tiyatro ile halkın egemenliğini çalan zalim ve madrabaz hainlerdir”
|